Kalite kavramı bilim ve teknolojik ...

Kalite kavramı bilim ve teknolojik gelişme düzeylerine uygun biçimde belirlenmeli ve denetlenebilmelidir (6)Eko Haber, 26.04.2011,

http://www.ekohaber.com.tr/Prof_Dr_Dr_Mustafa_Cebe_Kalite_kavrami_bilim_ve_teknolojik_gelisme_duzeylerine_uygun_bicimde_belirlenmeli_ve_denetlenebilmelidir_6-ekohaber-5-haberid-12690.html
Ekohaber, 26.04.2011, Prof. Dr. Mustafa CEBE, ( Yüksek Kimyager, Uygulamalı İstatistikçi, Yüksek Öğretmen ve Finansmancı ), mcebe@uludag.edu.tr
 
Çok önce değil, günümüzden olsa olsa 10-15 yıl evvel; otobüste, dolmuşta ya da herhangi bir toplu taşıma aracındaki seyahatiniz esnasında, yanınıza oturan kişinin, art arda ve arkası kesilmeksizin, sigarasının birini söndürdükten sonra diğerini yaktığına sıkça tanık olurdunuz. Hiç ara vermeksizin keyifle içtiği sigaralarını, iradeniz dışında seyretmek zorunda kalır, hiçbir şey söyleyemez, aksine sizi mağdur eden davranışlarına da ister istemez, yolculuk değil mi, nasıl olsa birkaç saat sonra bitecek deyip katlanırdınız. Belki de o anda en akıllıca izlenebilecek davranış ve tutum biçimi, sizin seçmiş olduğunuz şekliyle susmak ve reaksiyonsuz kalmaktı.
 
Çünkü, bir an için yanılıp cesaret göstermeniz ve rahatsız olduğunuzu belirtmeniz durumunda, karşı taraftan alacağınız olası cevap; hatasını anlamış kişinin sergileyeceği davranış ve tutum görünümünde olmayıp aksine, “Bey Efendi! Bakar mısınız? Lütfen !, Bu benim doğal hakkım. Görüyorsunuz ki, (otobüs koltuklarının her birinin arkasındaki monte edilmiş kül tablolarını işaret ederek) sigara içme durumunda kullanılmak üzere bunlar konmuş, bu otobüsü imal eden sizin kadar düşünemedi mi de yaptı bu kül tablolarını?” şeklindeki çoğu yerde yaygın biçimde rastlanır serzeniş yansıması olurdu.
 
Ülke genelinde yapılan şehir içi ve şehirlerarası yolculuklarda karşılaşılan yolcu profilleri; bireysel eğitim ve öğrenim düzeyleri yönünden analizlendiğinde, çok geniş dağılımlı spektrumlar ortaya çıkmaktadır.
 
Ülkemiz insanının, daha birkaç yıl önceki eğitim öğretim düzeyi ortalama değerinin bile 4.5 yıl olduğu anımsanırsa, toplumun her kesimindeki bireyinin; ülkemiz sınırları içindeki her bir şehir içinde veya şehirlerarası nitelikli her güzergâhda bilinen, alışılmış ve sıradan gerekçelerle yolculuk yapabilecekleri olasılığı hiç de düşük değildir.
 
Bu tür toplumsal alışkanlık, gelenek ve eğilimlere dayalı gerekçeler göz önüne alındığında, söz konusu birey ve toplumsal unsurlara endeksli karakteristik yolcu profili dağılımının da çok geniş ve aralarında göreli farklılıkların oluşabileceği gerçeği zaten beklenir bir durumdur.
 
Kişilerin anlayışları, olayları değerlendirme ölçü ve derecelerine göre, daha da önemlisi kendilerini karşı tarafın yerine koyarak, doğrudan ve temel neden oldukları mağduriyetleri kavrayabilme yatkınlıkları yönünde, zaman zaman karşılaşılabilir nadir örnekleriyle, özür dileme ve mağduriyeti süratle telafi etme yanlısı görünümlere de tanık olunabilmektedir.
 
Ne var ki, bu türden davranış örneklerinin diğerlerine oranla azınlıkta kaldığı gerçeği de, hemen herkes tarafından kabul edilebilir niteliktedir. Karşılaşılan kişilerin nitelikleri, yaşanan olayların yer ve gerçekleşme zamanları üzerinde yürütülen irdelemeler bir yana, söz konusu mekanlarda sigara içme eylemlerinin sağlığa zararlı olduğu o gün de, bugün de herkes tarafından hiç bir acaba veya şüpheye yer bırakmayacak ölçülerde bilinmektedir.
 
Esasen, sağlığa zararlı ve sağlığı tartışmasız ölçülerde tehdit edici bu tür olumsuzluklar; ülkemiz insanının yaşam biçimi olmamalıydı. Çünkü bırakınız sigarayı içen ve içen kişinin hemen yanında oturan kişi ya da kişilerin doğrudan etkilenmelerini, aynı hacimde, yolculuklarını birlikte sürdürdükleri otobüsteki tüm bireylerin de içilen sigaraların dumanından dolaylı biçimde, fakat yolculuğun devamında, zaman içinde hemen hemen aynı ölçülerde zarar görmeleri de tartışmasızdır, muhakkaktır.
 
Sigara bağımlısı ya da sigara içme karşıtı, tüm ülke insanımızın yararına olmayan bu olgu, yaşam kalitemizi olumsuz etkilemekte ve doğal olarak bu konudaki kalite düzeyimizi de düşürmekteydi. Yurtdışında, uzun mesafeli tren seyahatlerimden birinde, Alman uyruklu yaşlıca biriyle genel içerikli sohbet nitelikli bir konuşmamızda, sorduğum soruya karşılık verdiği cevabında, sanki yaşam deneyimini de devreye sokarak, erkekleri kastetmiş olsa gerek, ben Türkleri hiç karşılıklı konuşmadan bile, sigara içişlerinden tanırım demişti. Ben de, o anda bu cümlesi karşısında eksiklik duygusuna kapıldığımı ve konunun başka yönlere kaymasına çaba gösterdiğimi anımsıyorum.
 
Çünkü, kişilerin duygusallıkları gerek nitel ve gerekse nicel boyutlarıyla, kendi bireysel duygu ve düşünce dünyaları dışında, bulundukları koordinatlara da çok yakından bağımlıdır. Yurtiçinde gülüp geçebildiğiniz, hiç üzerinde durmaya değer bulmadığınız negatif içerikli bir sözcük, yurtdışında özellikle bir yabancının ağzından duyulması halinde, sizi günlerce etkileyebilmekte, üzebilmektedir.
 
Değişik yönleriyle dile getirilen bu sorun; dönemin siyasilerince de kavranması ve önemsenmesiyle, ayrıca Avrupa Birliği uyum mevzuatının da sürükleyici etkisi ve hatta zorlamasıyla, yürürlüğe konulan yasal düzenlemeyle kısa süre içinde çözüme kavuşturulabildi. Böylece, günümüzde tüm kapalı mekanlarda sigara içme eğilim ve girişimi önlenebildi. Uygulamada geçiş süreleri kısa tutuldu. Birkaç cılız ve gerekçesiz bireysel ölçekli karşı tavır dışında, toplumda yeni yasa içeriğine tepki gelmedi.
 
Aksine, toplum; ağırlıklı olarak yeni yasayı hızla benimsedi. Bireyler arası fikir jimnastikleri yoluyla karşılıklı bilgi akışları oldu. Buna bağımlı olarak, bireyler arası bilgilenme ve ikna edilme olguları yaşandı. Zaman zaman bilgi kirliliği yaşansa da, belirtilen bu olumlu gelişmede yazılı ve sözlü basının katkısı da yadsınamaz ölçülerde boyut kazandı.

Özellikle sağlık uzmanları, hekimler toplumu bilgilendirdi. Pazardaki alıcı ve satıcının karar basamağına ulaştıkları ve devamında alışveriş işleminin gerçekleştiği an benzetmesini çağrıştırır biçimde, toplum ve bireyler; sigaranın zararları yönünde ağırlıklı ölçüde öğrenmeye dayalı biçimde eğitildi ve değişime hazırlandı.
 
Eş zamanlı olarak, o günkü siyasi organ da uygun zamanlama seçimiyle kararlılığını ortaya koydu, böylece ülkemiz insanı bu önemli sorununu birlikte çözümledi. Dolayısıyla, karşı karşıya kaldığı, sağlığı tehdit edici sigaradan, hiç değilse kapalı hacimler ölçeğinde kurtuldu.
 
Böylece, günümüzde birlikte yaşanan, çok sayıda bireyin bir arada bulunduğu kapalı yerlerde, artık nefes almada zorlanmıyoruz. Biz de artık bilim ve teknolojinin getirilerinden olumlu yönde daha fazla yararlanan Avrupalı gibi temiz hava soluma heveslisiyiz. Hava kirliliğini yaşamama ilkesi peşindeyiz. Yaşam kalitemiz bu yönüyle artış gösterdi. Ülke insanı olarak mutluyuz. Doğal olarak kalite düzeyimiz de arttı. Artık sokaklarda sabah saatlerinde, yürürken sigara içen ve sürekli öksüren insanlar değil, spor yapma amaçlı koşan genç, yaşlı, bayan ve emekliler görülüyor.
 
İşte kalitenin sadece bir doğrultudan görünümü. Fakat nasıl başarıldı bu! Elbette bilimsel veri sonuçlarına dayalı gerçekler anlattı, insanımız öğrendi, toplumca hazır olunduğunda da yöneticiler yasal düzenleme yaptı. Toplum olarak kararlılıkla ve inanarak bu kalite yanlısı değişimi benimsedik, şimdi de başarıyla uyguluyoruz. Ülke insanı olarak elbette çok kârlıyız. Diğer kalite arttırıcı, dolayısıyla akılcı değişimlere de hazırız.