Nefes meselesi

Nefes meselesiDünya, 12.07.2011,

http://www.dunya.com/nefes-meselesi-dr.-ugur-tandogan_54_0_yazar.html
Dünya, 12.07.2001, Dr. Uğur TANDOĞAN, tandogan2007@gmail.com
 
Nasreddin Hoca türbeleri
Yemek sonrası bizlere hizmet eden garsona “Yönetici ile konuşmak istiyorum” dedim. Yöneticiye telefon ettiler. Üst kattan geldi. “Restoranınıza ilk kez geliyorum. Yediğimiz her şey çok güzeldi. Sizi kutlarım ve teşekkür ederim. Fakat bu kadar iyi bir kuruluş neden 5727 sayılı yasaya aykırı davranıyor? Neden müşterilerinizin sigara içmesine izin veriyorsunuz?” Yönetici bu serzenişim karşısında çok pişkin bir biçimde şu karşılığı verdi. “Biz eksper getirdik. Üç tarafı açık olan yerin kapalı alan olmayacağını söyledi. Bu nedenle sigara içiriyoruz”.
Lokantanın önüne iki kademeli ekleme yapılmıştı. Bu birinci kademedeki kapalı mekandaki pencereler sürgülü hale getirilmişti.
Pencereleri açınca yöneticinin tanımına göre “üç tarafı açık alan” oluyordu. Aslında “açık alan” hesabı yaptığınızda “üç taraf” lafı bir aldatmaca idi. Kapalı alanda pencereleri açarak sigara içiliyordu. İkinci kademede camekan yoktu, ama üstü kapalı idi. Orada atış serbestti. Herkes sigara içiyordu.
Bu olay Tuzla’da geçti. Bunun benzeri bir uygulamayı Nişantaşı’nda bir lokantada gördüm. Demek ki yaratıcı(!) Türk aklı bu uygulamayı bulmuştu. Pencereleri açtığınızda kapalı mekanı “açık alana” çevirebiliyordunuz. Konserlerde de benzeri bir durumla karşılaşılıyor. Yasaya göre “Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz.” Ancak içiliyor, kimse müdahale etmiyor. Sadece göstermelik olarak sigara içmenin yasak olduğu anonsu yapılıyor.
 
Sürdürebilirlik
Bu yasa çıktığında sıkı şekilde uygulandı. Ancak zaman içinde tavsadı. Bu durum sanki Türkiye’nin kaderidir. Türk halkının yasakları gevşetme ve sonra hiç takmama gibi bir eğilimi vardır. Yasayı uygulamak ve denetlemekle sorumlu kişilerin azmi, yasaları çiğnemek isteyenlerin azmi karşısında hep aciz kalır. Neden mi? Çünkü bunu denetlemeyi yapacak sorumlu kişi yasaya, yasanın ruhuna inanmaz. Örneğin, denetlemeye gelen memur da büyük bir olasılıkla ağzında sigara ile gelir. Sigara ile mücadele konusunda tepede büyük bir inancın olduğunu görüyoruz. Ama yine de, bürokrasiyi harekete geçirmekte sadece Başbakan’ın ve de Bakan’ın nefesi yetmiyor.
 
Sigara içenler
Çevreye saygılı olmak, başkalarının sağlığını korumak sadece yasa zoruyla olmamalıdır. Bu, bir bilinç ve vicdan meselesidir. Ama maalesef bu konuda da halkımız sınıfta kalmaktadır. Birincisi, bilinç meselesi dedik. Pasif içiciliğin de sağlığa ne kadar zararlı olduğu bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçektir. Tütün içen kişilerin bir kısmı bunun bilincinde değildir. Öz çocuğunun bile yanında sigara içen bilinçsiz anne ve babalara, hamile iken sigara içen annelere çok rastlıyoruz. Sağlığa zararın yanında, sigara içmeyen birisi için sigaranın pis kokusuna ve dumanına maruz kalmak tam bir işkencedir. Çevreye verdiği zararı bile bile başkalarının yanında sigara içenler ise, tam bir saygısızlık ve vicdansızlık abidesi olarak karşımızda durmaktadır.
 
Sigara içmeyenler
Yukarıda anlattığım, pencereleri açık lokantada her masada sigara içilmiyordu. Eminim ki, o mekanda içilen sigaralardan benim kadar rahatsız olanlar da vardı. Ama hiç kimseden
bir tepki gelmiyordu. Bu da ülkemiz insanının ayrı bir özelliğidir. Aslında “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” atasözüne sığınacak durum da yoktu ortada. Çocuğu ile gelmiş aileler de vardı. Sigara dumanı hiç bir ayrıcalık yapmadan herkese dokunuyordu. Ama temiz hava soluma özgürlüğü ihlal edilen vatandaş susuyordu. Arkasında çok güçlü bir yasa olmasına rağmen mağdurlar seslerini çıkarmıyordu. Medeni cesaretten arınmış, ürken, hakkını arayamayan bir toplum olmuştuk..
 
Sonuç
Sigara içmek kötü bir alışkanlıktır. Sağlığa zararlıdır. Zararını bile bile sigara içmek kişinin tercihidir. Ancak sigara içenler çevrelerindeki kişilerin de sağlığına zarar vermekte ve çevreyi rahatsız etmektedir. Yasa koyucu, yurttaşın sağlığını korumak için 4207 sayılı ve daha sonra 5727 sayılı yasaları yapmış ve yürürlüğe koymuştur. Ama yasaların yapılması yetmez. Uygulamasının izlenmesi ve uygulatılması gerekir. Eğer uygulanmıyorsa yasa yürürlükten kaldırılmalıdır. Halkın nefesini korumak için resmi makamların nefesinin de bu mücadeleye yetmesi gerekir.