Bu adam sevgilisinin elini çaycıda mı tutacak?

Bu adam sevgilisinin elini çaycıda mı tutacak?Vatan, 25.01.2008,

http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=25.01.2008&Newsid=158506&Categoryid=4&wid=136
Vatan, 25.01.2008, Reha Muhtar, rmuhtar@gazetevatan.com 

Reha Hayatı ne kadar masum sözcüklerin ardına saklanarak el altından değiştiriyorlar...

Her gün “yasak” adında yeni bir bebeği veriyorlar Türkiye’nin eline...

Piyasaya cikletten çıkmışcasına sunulan yeni yasak da ne kadar masumca ve ne kadar haklı görünüyor...

Karşı çıkanın eli kırılsın!!! denecek cinsten bir yasak bu... 

Radyo Televizyon Üst Kurulu, dizilerde ve filmlerde “içki ve sigarayı özendirici yayına yasak getirilmesi” yönünde bir taslak hazırlıyor...

Sigarayı özendirici yayına yasak getirilmesi, dünya normlarına uygun bir davranış...

Amerikan sineması Hollywood da film kahramanlarına artık sigara içirtmiyor...

Sigaralı kahramanlar yaratmıyor...

Bir zamanların purolu Clint Eastwood’ları, sigarayı emen Al Pachino’ları, Robert De Niro’ları, Sharon Stone’ları, Catherine Denevue’leri ya da Alain Delon’ları olmayacak artık sinemalarda...

Filmlerdeki rol model kahramanlara özendirici etkisini düşünürsek, haklı bir uygulama sigarasız kahramanlar yaratma...

Ya da sigarayı, filmin kötü karakterinin dudağına yapıştırma...
***

RTÜK de, bu masumane sözcüğün arkasında koyuyor içkiyi özendirme maddesini...

Kim itiraz edecek ve kim edebelir ki içkiyi özendirmeyi?..

Elbette kimse...

Oysa burada çok ince, bir nüans var...

Tütün mekanları diye bir mekan yok dünyada ve sigarayı özendirmemek, kahramanın dudağına sigara yapıştırmamakla mümkün...

Oysa Batı’nın hiçbir ülkesinde görülmedik şekilde “buna içki maddesini” eklediğinizde filmlerde ve dizilerdeki mekanların hepsi bundan etkilenecek...

Bir filmde ya da bir dizide erkek sevgilisine, bir restoranda içki içerken ilan-ı aşk eyleyemeyecek...

İş adamları, bu iş konusunu konuşmak üzere barda buluşamayacaklar...

Kimse kimseyle akşamüstü içkisinde buluşmayacak, içkili restoranlar dizilerin ve filmlerin buluşma mekanları olmaktan çıkacak...
***

Hayat önce, dizilerde ve filmlerde dönüştürülecek...

Bu durumda erkeğin sevgilisine aşkını ilan edeceği mekan Hisar’daki çaycılar olacaktır...

Hiç mahsuru yok, ayrıca çok romantik bir aşk teklifi, ancak çaycılardan ibaret bir yaşam biçimi önce insanların hayal güçlerini söndürecek Türkiye’de...

Yasak gelince, başlarına bela almamak için, dizi yapımcılarına “içkili restoran, meyhane planları sakın çekme... Durup dururken başımıza bela almayalım” diyecekler...

Amerikan filmlerinin, dizilerin vazgeçilmez mekanları içkili mekanlar görsel medyadan kopartılacak...

Artık bilmiyorum, Amerikan filmlerinde yemekteki şarap içimini mozaikliyecekler mi ya da bir barda film kahramanlarının buluşmasını toptan makaslayacaklar mı, ama inanın bunlar bile o kadar önemli değil...
***

Batılı yaşam tarzının, ona uymaya çalışan Cumhuriyet Türkiye’sinin yaşam tarzının mekanları yok olacak vizyondan...

Durumu gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz?..

Yeni kuşaklar, artık filmlerde, dizilerde, “çaycıda ilan edilen aşkları, kahvede maden suyu eşliğinde yapılacak iş konuşmalarını, gece danslı ve içkili partiler gösterilemeyeceğinden, eğlence niyetine masa etrafındaki okey partilerini ya da ayranlı mangal yapma seanslarını” izlemek zorunda kalacak...

Bilinçlerin altına, eğlence diye ayranlı mangal partileri, okey masaları, çaycıda yapılan günün dedikoduları girecek...

Yeni kuşaklar bu eğlence anlayışıyla büyüyecek adım adım batıdan ve cumhuriyet Türkiye’sinin değerlerinden ve kültüründen kopacak...

Mekanlarından kopacağı gibi...
***

RTÜK dün hemen bir açıklama yapmış...

“Neyin özendirici neyin olmadığına yapılacak incelemede karar verilecek” demiş...

Hiç zahmet etmesinler...

Durup dururken hazırladıkları taslak, zaten görevi yeterince ifa edecektir...

Televizyon sektörü gibi amacın para kazanmaya şartlandığı sektörde kimse başına bela almayacaktır...

Mekanlar, kültür, hayat ve hatta hayal ve fantazi bile şekil değiştirecektir...

Sigaranın arkasına eklenmiş masum bir içki yasağının ardında, bir yaşam biçiminin topyekün değiştirilmesi vardır...

Başbakan demiyor mu:

“Biz Batı’nın ahlaksızlığını almışız yıllarca...”

Bu da o ahlaksızlıklardan biridir...

Bu da televizyonlardan başlayarak beyinlerde ve öykünmelerde değişmelidir...

Siz İran’da ya da Malezya’da ne oldu zannediyorsunuz ki?..

Mekanlar kapandı, yeni mekanlar da İran veya Malezya tipi yeni yaşam tarzını egemen kıldı...

Siz daha tartışın Malezyalaşıyor muyuz, Malezyalaşmıyor muyuz diye?..

Çocukken oynardık tekerleme niyetine?..

“Siz Çekoslovakyalılaştırdıklarımızdan mısınız, yoksa Çekoslovakyalılaştırmadıklarımızdan mısınız?..”

Çekoslovakya tarih oldu...

Oynadığımız oyun da çocukluğumuzda kaldı...

Şimdi oyun Türkiye Cumhuriyeti’ndeki büyükler içindir:

“Siz Malezyalılaştırdıklarımızdan mısınız, yoksa Malezyalılaştırmadıklarımızdan mı?..”