Son sigarayı yakamayanlara

Son sigarayı yakamayanlaraStargazete, 12.08.2008.08.2008,

Son sigarayı yakamayanlara  
http://www.stargazete.com/gazete/yazar/son-sigarayi-yakamayanlara-120296.htm
Stargazete, 12.08.2008, Alin TAŞÇIYAN

İngiliz oyun yazarı Simon Gray, ömrünün son yılında sigarayı bıraktı, hatta bu deneyimini ‘Son Sigara / The Last Cigarette’ adlı kitabına aktardı... Ama sigaraya bağlı sağlık sorunları onu bırakmadı. Gray önceki gün 71 yaşında hayata veda etti. Şimdi sigara içenler ‘Keşke bırakmasaymış, kendine boşuna eziyet etmeseymiş zaten ölecekmiş. 71 de genç bir yaş değil ki daha fazla yaşayacaksın da ne olacak? İnsan sigarasız, içkisiz, perhiz yaparak yaşayacağına hiç yaşamasın daha iyi’ diyecektir.

Ne yazık ki sağlıkları geri dönülmez biçimde bozulana dek birçok sigara tiryakisi iki parmaklarının arasındaki ince beyaz silindire sırılsıklam aşık ve sadık kalır. Kurutulmuş tütünü kağıda sarıp yakarak, dumanının bir kısmını akciğerlerinin içine çekerek kalanını dışarı savurup masum insanları pasif içici haline getirerek memnun mesut yaşayıp gideceklerini sanırlar. Sigaranın tek zararının da akciğer ya da gırtlak kanseri olduğunu düşünüp ‘Amaaaan boşver’iverirler!

ABD ve AB’nin ve çok şükür sonunda Türkiye’nin (hala cafe ve restoranlarda duman altı oluyoruz, pek az yerde yasağı delenlere müdahale ediliyor, yetkililerin dikkatine!) sigara içmeyenleri korumak için yürürlüğe koyduğu yasaklar tiryakilerin tadını kaçırdı. Birden hepsi demokrat kesildi. Sigara içmeyenlerin temiz, dumansız, kokusuz hava soluma hakkını yıllar boyu hiçe saydıktan sonra sigara yasağı konunca insan haklarının çiğnendiği vaveylasını kopardılar. Hayatlarında bir kez olsun sigaralarını pervasızca yaktıkları kamuya açık ortamlarda astımlı, bronşitli, alerjik yapıda birilerinin olup olmadığını akıllarına getirmemişlerdir. Bir kez olsun o ağır tütün kokusundan iğrenenleri ve çocukları düşünmemişlerdir. Herkes onlar gibi duman altı olmak zorundadır sanki. Karşı çıkmaya kalksanız cevabınızı alır oturursunuz: Onlar çoğunluktadır, rahatsız olanlar kamuya açık yerlere gelmemelidirler, kahvenin, çayın, içkinin yanında da sigara içilmez mi, zaten sigaranın zararları abartılmaktadır, bir komplo söz konusudur.

Bir de duygusal içiciler vardır: Sigara onlar için ne anlamlar taşır ne anlamlar! Filmlerde sahneler, şiirlerde dizeler, şarkılarda lirikler, ‘mapusane’de kederli anılar, askerlik, hasretlik, gurbet eller, daha arabesk yaklaşımlar... Ne isterseniz! Biri kötü bir haber alınca, bir kaza atlatınca, başına nahoş bir şey gelince kendi yakamazsa eğer etraftan biri sigara yakıp ağzına tutuşturur! Bir yararı olabilirmiş gibi!

Kibar kibar tiryaki dediğimiz sigara içenler basbayağı birer bağımlıdır. Sigara içmeyip esrar çekenler dahi iki saatlik uçak yolculuğundan sonra havaalanına elleri titreyerek, pür sinir inmez! Ama sigara bağımlıları ellerinde emzik misali bir sigara tutmadıkları sürece ne keyifle yemek yiyebilirler ne muhabbetleri çekilir, ne çalışabilirler ne kafalarını toplayabilirler. Sigara her türlü ruh halinde ve ortamda onların ayrılmaz eşlikçisidir. Bu bağımlılıklarını yüzlerine vurduğunuzda ise çok öfkelenirler. İçinde yaklaşık 4000 kimyasal bileşik bulunan, nikotin, katran ve zehirli gazlar içeren bir nesneye bu kadar zaaf gösterdiklerini, iradelerinin tamamen devre dışı kaldığını kabullenmek istemezler. En acıklısı da bağımlılıklarını ‘sevgi’ kisvesi altında saklamaya çalışmaları. O son sigaraya hep ulaşmak istediklerini ama bunu başarmamaktan korktuklarını itiraf edememeleri.

Simon Gray en azından dürüst ve iradeliymiş...