4207 sayılı Kanunun Değiştirilmek İstenmesi

4207 sayılı Kanunun Değiştirilmek İstenmesi HakkındaTTD, 31.12.2009,

TÜRK TORAKS DERNEĞİ BASIN BİLDİRİSİ
31 ARALIK 2009
 
Ülkemiz içim önemli bir halk sağlığı kazanımı olan 4207 sayılı kanunu değiştirmek için bir milletvekili tarafından hazırlanan yasa teklifinin TBMM komisyonlarına sunulduğunu üzülerek öğrenmiş bulunmaktayız.
 
4207 sayılı kanun ülkemizde sigara içmeyen 50 milyon vatandaşımızın anayasal hakkı olan temiz hava soluma hakkını teslim etmiştir. Kanun, 2004 yılında Dünya ülkeleri tarafından imzalanmış olan “Uluslararası Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi” 8. maddesi gereğidir. Bu uluslararası sözleşmeleri ülkelerin sağlık otoriteleri uygulamakla yükümlüdür.
 
Bazı yasaklar toplumun düzeni ve insan sağlığı için gereklidir. Bütün yasaklar demokrasi karşıtı değildir. “Alkollü araba kullanma, emniyet kemeri bağlamama, 18 yaşından önce evlenme, ehliyetsiz araba kullanma, fuhuş, silah ve sigara reklamı yapma, insan sağlığını bilerek tehdit altına sokma ve bilerek insan öldürme” cürümlerinin yasak olması ne kadar gerekiyorsa, kapalı alanlarda sigara içmenin de aynı gerekçelerle yasaklanması zorunludur.
 
Dünya Sağlık Örgütü sigara tüketiminin azaltılması için altı reçete önermektedir. Biri kapalı ortamlarda sigara içilmesinin yasaklanmasıdır. Türkiye bu kuralı en önce yerine getiren 6. Dünya ülkesi olarak tüm Dünya sağlık otoritelerinin takdirini toplamıştır. Yasanın kabul edilmesini takiben Sayın Sağlık Bakanımız Dünya Sağlık Örgütü tarafından ödüllendirilmiştir.
 
Tütün ve sigara kullanımı ülkemizde yılda 100 bin kişinin canına mal olmaktadır. Bu kişilerden 17 bini kendi sigara içmediği halde sigara dumanını pasif olarak solumuş vatandaşlarımızdır. Bugün aramızda olan 20 milyon sigara içicisinden 10 milyonu hayatından 10-22 yıl kaybederek, erken yaşlarda ölecektir.  Zorluklarla yetiştirdiğimiz insan kaynaklarımızı sadece sigara nedeniyle kaybetmekteyiz. Sigara nedeniyle 3 milyon akciğeri hasar görmüş (Kronik obstrüktif akciğer hastası), 4 milyon astımlı vatandaşımız türlü zorluklar ve nefes darlığı ile yaşamaktadır. Her yıl çoğu sigara kullanımından ve pasif duman solumaktan oluşan 40 bin kanser vakası teşhis edilmektedir. Kanunun başarıyla uygulandığı ülkelerde kalp krizlerinin %60 azaldığı görülmüş; otel, restoran, bar çalışanlarının daha az hastalandığı saptanmıştır. Kanunun uygulanmasına itiraz etmek, hastalıkların devamını istemektir.
 
İşyerleri, eğlence ve ikram mekanlarında çalışan garson ve işçiler korunmadıkları takdirde mesai boyunca devamlı sigara dumanına maruz kalarak erken yaşta ölümcül hastalıklara yakalanmaktadırlar. İşçi sağlığı ve iş güvenliği yasaları bu çalışanları iç ortam dumanından korumayı gerektirir.
 
4207 sayılı kanun ikram endüstrisini zarara uğratmamıştır. 4207 sayılı kanun sadece tütün endüstrisinin kazancını azaltacaktır. Hiç bir ikram endüstrisinin bu kanunlardan olumsuz etkilendiği Dünyada görülmemiştir.
 
Ülkemizde kanunun yürürlüğe girdiği 19 Temmuz’dan sonraki üç ayda ikram endüstrisi gelirleri artmıştır. Merkez bankası kayıtlarına göre, 2008-2009 üçüncü çeyreğinde gayri safi yurt içi hasıla % 3.3 düşerken, otel ve restoran sektöründe gelir % 5.2 artmıştır. Kapanan kahvehaneden çok yeni kahvehane açılmıştır. Kaldı ki kanun kamuoyunun % 87’si tarafından benimsenmiştir ve desteklenmektedir.
 
Sigara içen vatandaşımızın özgürlüğü de sınırlanmamaktadır. Kanun vatandaşların sigara içmesini yasaklamamakta, sigara içmeyen bireylerin de kullandığı ortak alanlarda içilmesini engellemektedir. Sigara içenler dışarı çıkarak sigaralarını içebileceklerdir.
 
Kapalı alanlarda sigara içme odası yapmak çözüm olamaz. Sigara dumanını arındıran hiç bir havalandırma sistemi ve teknoloji bulunmamaktadır. Bir alanı sigara içilen alan yaratmak, sigara içmeyenleri korumak açısından etkisizdir. Ülkemizin de ilk imza koyan ülkeler arasında olduğu,  “Uluslararası Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi” 8. maddesi % 100 dumansız alan gerekliliğini kanunlarımızdan önce ortaya koymuştur.
 
4207 sayılı yasanın, “ikram endüstrisinde çalışanları ve ailelerini mağdur edeceği iddiası” ile hazırlanan yeni yasa teklifinin dayanakları, mevcut yasamızın gerekçeleri kadar haklı ve geçerli olamaz. Konu hakkında yeniden kamuoyunu doğru bilgilendirme ve yönlendirme gereksinimi doğmuştur. Türk Toraks Derneği kuruluş amacı olan “ulusal akciğer sağlığını iyileştirmek” misyonu ile bu bilgilendirmeyi her gereksinimde yılmadan sürdürecektir. Değerli kamuoyunun bilgisine sunar, dumansız, sağlıklı, mutlu yıllar dileriz.
 
Saygılarımızla.
 
Prof. Dr. Muzaffer Metintaş
Doç. Dr. Şule Akçay 
Doç. Dr. Zeynep Aytemur
Genel Başkan
Genel Sekreter
Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Başkanı