Özgürlük!... Ama Neyin Karşılığı..

Özgürlük!... Ama Neyin Karşılığı..Bianet, 18.07.2009,

http://www.bianet.org/biamag/biamag/115942-ozgurluk-ama-neyin-karsiligi
Bianet, 18.07.2009, Mustafa SÜTLAŞ, msutlas@gmail.com
 
Yaklaşık 21,5 yıl o özgürlüğü yaşadığımı sandım. Ama çoğu başkalarının özgürlüklerinin kısıtlandığı anlardı...Sigara öldürür! Sizi değilse bile insanlığı..19 Temmuzu destekliyorum! Sizi de tüm kişisel yarar ve çıkarlarınızı yeniden hesaplamaya çağırıyorum..
 
Sigara içenlerin çoğu özgürlüklerine düşkündür. Bana öyle gelir en azından... Ben de ilk özgürlüğümü ilk sigarayı yaktığımda yaşamıştım. İkinci özgürlüğümü ise satın alarak yaktığım sigaranın parasını kendi öğrenci kredimden ödediğim gün yaşadığımı anımsıyorum.
Üçüncü ve sonrakileri ise sigaraya her zam geldiğinde binmekten kendi irademle vazgeçtiğim ve belediye otobüsü beklediğim okul yolculukları sırasında yaşadım. Sonuncusunu ise ondan ayrıldığım gün hissetmiştim.
 
Yaklaşık 21,5 yıl sürdü dostluğumuz
Yaklaşık 21,5 yıl o özgürlüğü yaşadığımı sandım. Gerçekten özgürlük olduğu anlar da oldu. Ama çoğu başkalarının özgürlüklerinin kısıtlandığı anlardı.
Sigara içmeme karşın, solcu öğrencilerin gittiği okul derneklerinin, siyasi partilerin ne olacak bu memleketin hali tartışmalarına kesif sigara dumanının meze yapılmasına tahammül edemedim ve sigara içen birisi olarak hep eleştirdim.
Gerçekten de sigaranın bir içene keyif yaşatan yaşam biçimi olduğunu çok erken fark etmiştim. Bunu 21,5 yıl boyunca her yerde, her durumda yaşadım: Mutlu olduğumda, üzüntülü olduğumda, kaygılı olduğumda, korktuğumda, yeni bir şeye başladığımda, iyi bir şey ürettiğimde, doğru düşündüğümde de..
Sigaranın her şeyi kesen ve bir ortaklık yanılsaması yaratan bir aidiyet duygusu yarattığını da bu ülkenin dağlarında, herkesin reddettiği, görmezden geldiği, yok saydığı bir hastalığa yakalanmış insanların ardına, onları kurtarmak için düştüğümde keşfetmiştim.
Yine aynı sigaranın bir değişim değerine sahip olduğunu, aynı sigaranın hem bir anti-depresan, hem mutluluk veren bir endorfin, hem de açlığı ve tokluğu unutturan etkileri olduğunu da çok erken zamanlarda keşfetmiştim. Tüm bunlar çok hoşuma gitmiş, pek çokları gibi onun kurtuluşu sağlayan nesnelerden birisi olduğunu düşünmüştüm.
Ekonominin temel girdi kapılarından birisi olduğunu, tarım işçiliğinin en önemli alanlarından birisini oluşturduğunu, işçi sınıfının bilinçlenme sürecinde başka unsurlarla kıyaslanmayacak bir ilişki kurma ve birlik sağlama aracı olduğunu da politikayı öğrendiğim dönemde fark etmiştim.
Sonsuz olanak ve yararlar sağlayan bu doğal nesnenin kapitalist kâr mekanizmasının temel araçlarından birisini oluşturduğunu da, yine aynı doğanın ortadan kalkmasının en temel müsebbiplerinden birisi olduğunu da onu her gün iki pakete yakın tükettiğim sıralarda çoktan fark etmiştim.
Sigaranın üretim ve tüketim sürecinin kapitalizmi ve onun çeşitli süreçlerini anlamak için çok önemli bir örnek oluşturduğunu da aynı dönemde ve sigaramı keyifle içerken öğrenmiştim.
Sonra hekim olma sürecimde sigaranın başka marifetleri olduğunu öğrendim. Zaman zaman sigaradan kâr sağlayan şirketlerin daha çok kazanmak için destekledikleri bilimsel çalışmalar sigaranın çeşitli yararlarından söz etse de, sigaranın doğaya, insanlar başta olmak üzere onun üzerinde yaşayan insanlara ve o insanların oluşturduğu toplumlara hangi zararları verdiğini ve nelere mâl olduğunu öğrendim.
Hiç bir itiraz kabul etmeyecek kadar net ve bilimsel olan bu veriler ve bilgilerle kapitalizmin ne olduğunu ikinci kez öğrendim:
Eğer bir tüketim maddesi size yeni tüketim maddelerinin satılması olanağını doğuruyorsa, fiyatı ne olursa olsun, en iyi yatırım bu yatırımdır diyen kapitalistlerin, böyle ürünler bulduklarında ellerini nasıl ovuşturduklarını gördüm.
 
Sigara her şeyi keser...
İnsan bedenine doğrudan zararlarından söz etmek istemiyorum. Buna dair bilimsel ve doğruluğu her koşulda kanıtlanmış bilgilere ulaşmak bugün artık çok kolay. Bu bilgileri kullanarak propaganda ya da ajitasyon yapan reklamlara da kulak asmıyorum.
Çünkü bunlarla bu sorunun üstesinden gelemeyiz. Bunun için bilincin egemen olduğu bir bilgi gerekli. Bu nedenle ben başka bir şeyden söz etmek istiyorum:
Sigarayla kesin ayrıldığımız günlerde gördüğüm bu gerçekleri neden daha önce görmediğime, o günden beri her aklıma geldiğinde çok şaşırmışımdır. Sigara benim için de bir çokları gibi her şeydi!. Ve insan yaşamıyla ilgili her şeyi kesen bir nesneydi.
Çatışan etnik grupların iki tarafına birden gereksindikleri silahları sağlayan bir değişim değeri olmaktan, bedensel hazzın doruklarına ulaşmak için bir fahişeden satın alacağınız birkaç dakikanın değerinin adı da sigaraydı.
O sigara ki sınırdan geçireceğiniz özgürlüğün fiyatı olmaktan tutun da, yeni doğmuş çocuğunuzu bulaşıcı hastalıklardan koruyacak, elinizdeki duyu kusurunu belki de iyileştirecek kortizon hapının, ya da o çocuğun doğmasını önleyecek doğum kontrol hapı veya prezervatifin de bedelini ödemenizi sağlayacak bir karşılıktı.
Aynı sigaranın beni günün birinde felç bırakacak bir risk değil, hemen şimdi, şu anda benim yaşamımı sonlandıracak, başıma dayanmış bir tabanca benzeri bir tehdit olduğunu da o sıralarda fark etmiştim. Hem de büyük bir keyifle sigara tüketen bir hekim ağabeyimin anlattıkları bana bunu fark ettirmişti.
Bırakmazsan ya felç olursun ya da ölürsün demişti. Boyun damarlarımı %60'dan fazla tıkayan, o tıkaçların kopup beynimdeki yaşamımı sona erdirecek ölümcül ya da gündelik yaşam konforumu ortadan kaldıracak yaşamsal merkezlere, belki de sahibi olduğum tek varlık olan bilincimi tümüyle yitirmeme neden olacak bir tehlike olduğunu o sırada ve onun anlattıklarıyla fark ettim.
Bu sözleri duyup bu farkındalığı yaşadıktan çok değil 6-8 saat sonra sigara benim için anımsanması kötü duygular yaratan bir nesne oldu.
Oysa o sigara benim en zor anlarımda beni terk etmeyen tek yoldaşımdı, tek sevgilimdi, tek dostumdu. Bunların hepsinin yalan, yanılgı, ya da yanılsama olduğunu fark ettiğimde bir hesap yaptım:
O 21,5 yıl boyunca, günde ortalama 1,5 paketten 11 bin 770 paket, ya da 235.425 adet sigara içtiğimi anladım. Tüm zamanlarda sigaranın bedelinin ortalama olarak 0,90 cent olduğunu düşündüm, cebimde beş kuruş yokken bunun için yaptığım on bin doların üzerinde olduğunu ve bu parayı ateşe, duman ve küle çevirdiğimi fark ettim. Aklıma o zamana kadar fark etmediğim bir cümle de o sırada geldi: Parasını el, dumanını yel alır!
Şimdilerde bu anlar aklıma geldiğinde, şu sıralar kafama çok taktığım toplumsal maliyet konusuyla bağlantılı yeni hesaplar yaptım.
Bu değerlendirmeyi yaptığımda çarpıcı bir hesaplaşma yaşıyor ve şu soruyu soruyorum: Bu 21,5 yıl içinde benim içtiğim sigaranın toplumsal maliyeti nedir?
Her şeyi bir yana bırakıyorum, yalnız sigara içilen ortamların camlarında bulunan tüllerin altı ayda bir yıkanmak yerine üç ayda bir yıkanması gerçeğinden yola çıkarak bir hesap yapıyorum.
Bunun sonucunda gereksiz harcanan su, deterjan, elektrik, o suyu ve elektriği elde etmek için kazılan kuyular, yapılan barajlar, o deterjanları üretmek için harcanan petrol ve diğer kaynakları, yine o tüllerin yıkandığı makinelerden dışarı çıkan deterjanlı suların doğaya, çevreye yönelik zararları ve bunların zararları ve etkilerinin giderilmesi için yapılan ve aslında sigara içmeyenlerin de ceplerinden çıkan bedelleri hesaplıyorum ve bundan dolayı büyük bir utanç duyuyorum.
Bunların bedelini ben ödemedim: o on bin doların bunları içermediğini, eğer dahil edilse bunun birkaç katı tutacağını hesaplıyorum.
 
Kendi kararını vermek
Özgürlükler ve yararlar zorla sağlanamaz. Onları özgür bireylerin akılları, uzgörüleri, bilinçleri ve sahip oldukları bilgileri doğru ve etkin kullanarak sağlamak ve var etmek, kuşkusuz hem insani hem de en gelişmiş tür olan insana en çok yakışandır.
Ama bütün bunları görür, anlar, bilirken o bireylerin onlara özgürlüklerini en çok hissettiren bir truva atının bu niteliğini fark etmemeleri çok acıdır.
Kendi adıma ben bu acıyı halen yaşıyorum. Şimdi sadece şu sırada demir parmaklıklar ardında olan kızımın faili olmadığı bir suçun bedeli olarak mahrum kaldığı özgürlüğüyle yaklaşık on yaşına kadar benim bu özgürlüğümün bedelini ödemesini kıyaslıyor ve her iki özgürlüğü kıyaslayarak asıl suçun, o suçun failinin ve bir suçun faili olmadığı halde ödenen cezaların anlamlarını değerlendirmeye çalışıyor, tüm değerlendirme ve hesaplamalarımla bu hesabın içinden çıkamadığım için yanlışlığı başka bir boyut ve düzlemde bir daha değerlendiriyorum.
Aynı değerlendirmeyi, 19 Temmuz'da sigarayı yasaklayan ama onun öncesinde ulusal bütçesinin en önemli kaynaklarından birisi olarak gören kendi kontrolünde üretim yapan ve tüketimi düzenleyen devletin şimdiki dahil geçmişten bugüne tüm temsilcilerinin de, sigara tarımını destekleyenlerin de, sigara sanayiini var edenlerin de yapmasını, şapkalarını önlerine koyup sorumluluklarının bilincine varmalarını, 19 Temmuz'da sigarayı yasaklamanın onların bu sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağını, sigara nedeniyle harcanan trilyonlarca doların, bunu kullandığı için yitirilen yaşamların ve sağlıkların, o sağlıkları yerine getirmek üzere bunda hiçbir dahli ve katkısı olmayan insanların ödediği bedelleri ödemeleri gerektiğini düşünüyorum.
 
Bedel...
Ben kendi adıma ödediğim bedelleri burada anlattım. Ama benim bu bedelleri ödemeyi göze aldığım o sigaranın varlığından beni haberdar edenlerin ben değil, bundan çıkar elde edenler olduğunu da bir kez daha ifade ediyor ve sigara içmeyi özgürlük sayanlara sesleniyorum:
Sigara öldürür! Sizi değilse bile insanlığı. Onun için birin sıfırdan daha büyük olduğunu bilen birisi olarak, diğer yapmadıklarını da yapmalarını hatırlatarak 19 Temmuzu destekliyorum!.
Sizi de tüm kişisel yarar ve çıkarlarınızı yeniden hesaplamaya çağırıyorum.