Nasıl bıraktım?

Nasıl bıraktım?Hürriyet, 16.02.2011,

http://www.hurriyet.com.tr/magazin/yazarlar/17034116.asp?mnID=17034116
Hürriyet, 16.02.2011, Melike KARAKARTAL,  mkarakartal@hurriyet.com.tr

Bir ara sigarayı bırakmıştın, n’oldu o iş, içiyorsun değil mi, heh heee diyen sevgili arkadaşlarım ve Habitus okurlarına bugün toptan cevabımı vermiş bulunayım.
 
Hayır, içmiyorum efendim. İçmiyorum. Bir daha da içmem.
Diyeceksiniz ki, “Hiç mi aramıyorsun, istemiyorsun?”
Hayır istemiyorum. İnsana hatta bir süre sonra pek tiksinç, pek manasız bir iş gibi geliyor sigara içmek.
Bir ara, böyle mesela elimde bir bardak kahve ya da bir kadeh içki varken “yahu bir eksik var ama ne?” dedim, tahmin edeceğiniz üzere o eksik sigara idi.
Bir iki defa bir nefes almaya çalıştım, bakalım vaziyet nedir diye. Lakin içime çekemedim bile, bir insanın midesi bu kadar mı bulanır...
“Nasıl bıraktın?” diye soruyorlar hep. Hakikaten, kimse inanmıyordu çünkü bırakabileceğime.
Bir kere “keyif” öğesi olarak görmekten vazgeçmek lazım.
Nasıl fare zehrini kahvenin yanında keyif diye yemiyorsan sigara içmek de o kadar saçma. Anne olmak istiyorsan, baba olmak istiyorsan, yine içmek saçma. İnsan kendini düşünmüyorsa doğmamış çocuğunu düşünmez mi?
Ha, bu arada bir anda sigaradan iğrenenlerden değildim, ilk zamanlar zor oldu elbette. Burada tuzağa düşmemek için kendinize “içmeyeceksinnnn yasaaaaak” diye telkin edip durmamanız lazım aslında.
Ben kendimi serbest bıraktım. Her zaman içme özgürlüğüm olduğunu düşündüm.
Sigarayı bırakma evresinde hiçbir zaman kendime “Asla içemezsin, bunu unutma” demedim. Aksine, çantamda olsun, efendime söyleyeyim, evimde olsun, her zaman kolayca ulaşabileceğim bir yerlerde sigara bulundurdum.
Kendimi kısıtlamadığım için, “yasaktan doğan arzu” gibi bir durum da olmadı.
Şimdi kendime yasak koysam, canımın istemediği bir anda sırf içemeyeceğimi bildiğim için içesim gelirdi, eminim.
Diyet yaparken de hep böyledir, mesela kendinize şeker yasağı koyarsınız, şekersiz içtiğiniz çayı tatlı içesiniz gelir... Yağı yasaklarsınız, kırk yılda bir yediğiniz patates kızartması rüyalarınıza girer, herkesi yürüyen patates çubukları filan olarak görmeye başlarsınız...
İşte tam da bu yüzden baskı kurmamak, serbest bırakmak lazım. Yapabileceğini bildiğin anda, yapmaktan vazgeçiyorsun çünkü.
 
Uzun vadede çok şey değişti
Sırf sigarayı bırakmak/bıraktırmak için “hayatımda çok şey değişecek/değişti” diyenlerden olamam. Biraz kilo artışı dışında pek bir şey değişmedi.
Ha, uzun vadede çok şey değişti elbette, onu biliyorum. Mesela o Sigarayı Bıraktırma Hattı tanıtım filmindeki sesini kaybetmiş amca gibi olmayacağım gelecekte.
“Doktorun günde bir sigaraya izin verdiği hamile kadın” da olmayacağım.
“O benim keyfim, çayımın yanında içerim” diyen kendini kandırmışlardan da olmayacağım.
Evine, perdelerine, saçına, kıyafetlerine, ellerine sigara kokusu sinmiş kadınlardan da olmayacağım.
Sokakta tir tir titrerken sigarasından derin nefesler alıp arkadaşlarının yanına döndüğünde ağır bir sigara kokusu fırtınası estiren kadın da olmayacağım.
Kısacası, ömrümün geri kalanında, “kendini bile bile zehirleyen kadın” olmayacağım, orası çok net.
Dolayısıyla ömrümü uzattığımı, geleceğimi değiştirdiğimi söylemem yanlış olmaz aslında.
 
Yine bravo, yine bravo
Bu arada o malum tanıtım filmi için Sağlık Bakanlığı'nı kutlamak lazım. Her gördüğümde irkiliyorum.
171 Sigarayı Bıraktırma Hattı'ndan çok daha fazla işe yaradığı açık bu yapılan filmlerin. Ya da şöyle söyleyeyim; izledikten sonra pek gerek kalmaz hattı aramaya.
Çok kişinin bu filmlerden etkilenip bırakacak, bakın demedi demeyin. 
Amcanın o halini görüp de kendine bunu yapacak biri varsa, onu ancak intihara meyilli görürüm.
O yüzden filmde emeği geçen herkese bir kez daha bravo, bir kez daha bravo.