Geldik dördüncü aya!

Geldik dördüncü aya!Hürriyet, 02.04.2011,

http://www.hurriyet.com.tr/magazin/yazarlar/17439428.asp?mnID=17439428
Hürriyet, 02.04.2011, Melike KARAKARTAL, mkarakartal@hurriyet.com.tr

Hatırlarsanız birkaç ay önce sigarayı bırakmış, “daha da içmem” demiştim. Bunca senedir “tiryaki” demesem de “keyif içicisi” olarak, bir anda “bıraktım, bitti” demem kimseye pek makul görünmemişti.
Herkes bir ağızdan, “Yeniden içersin, hep böyle olur” demişti.
Size nanik yaparak, bugün son durumu anlatacağım. Hatta sigarasız hayat nasıl geçiyor, periyodik olarak bu meseleyi Habitus'a taşıyayım diyorum.
Eh, bu da demek oluyor ki siz sevgili soba borusu Habitus okurlarına “nasıl da sigarayı bıraktım” hikayesi anlatmak suretiyle periyodik olarak bayacağım.
Yooook, durun bakalım, kaçmayınız. Sigaraları içip içip, bırakınca “doğru yolu buldumcu” olmadım, hemen telaşlanmayınız.
Size sigaranın zararlarından filan da bahsetmeyeceğim, nasılsa biliyorsunuz.
Tiryakilerin işi aslında nispeten kolay. Doktor kontrolünde bu işten rahatça kurtulabilirler.
Esas uğraşması gereken –ve sigara içenlerin çoğunu oluşturan- sosyal ve “duygusal” içiciler. Sosyal içiciler gayet tanıdık: Kalabalık ortamlarda, mesela dışarı çıktınız diyelim, oturdunuz bir yerlerde, herkes yaktı bir tane. Kahveler içiliyor, muhabbet gıcır. Siz de diyorsunuz ki “Eh, yakayım ben de bir tane, keyfime keyif katayım.”
Ya da gece çıktınız diyelim, bir iki kadeh içki içtiniz. Hop, hemen yakılacak o sigara...
Sosyal içicilerde genellikle keyifle birleştirilmiş sigara yakmak.
Buraya kadar tamam, peki “duygusal içici de ne” diyeceksiniz.
Duygusal içicilerde aslında mesele sigara değil.
Mutsuz olduğunda yemek yiyerek mutlu olan, kendini uyuşturmadan gerçek dünyaya tahammül edemeyen, sinirlendiğinde içkisiz sakinleşemeyen adamdan farklı değil duygusal içiciler. Sadece piyango sigaraya vurmuş. Daha doğrusu “konfor aracı” olarak kullanılan burada yemek değil, içki değil de tesadüfen sigara olmuş.
Eh, deli gibi yiyeni obezite sorunu, sigara içeni kanser belası, içki içeni karaciğeri rahat bırakmıyor. 
Herkes sorup duruyor bana, “Nasıl bıraktın?” diye. Verecek net bir cevabım yok ama bir duygusal boşluğu doldurmuş olmalıyım. Çünkü benim sigara içme arzum hiçbir zaman bana titreyerek “nikotin verin bana” dedirtmedi.
Aksine, evde otururken ya da sigarasız bir ortamda kesinlikle aklıma tüttürmek gelmezdi. O yüzden nikotin arzusu bölümünü çabuk geçtim. Kahve, çay, içki veya tatlı muhabbet ortamında elimin benden bağımsız hareket edip sigara pakedini gayrı ihtiyarı bulduğu zamanları da atlattıktan sonra sonra, bir daha canım hiç istemedi.
Bazen deniyorum, yakıyorum bir tane, bakalım içebilecek miyim diye... Ama yok, çamur gibi geliyor. Kesinlikle içime çekemiyorum.
Nisan itibariyle sigarasız dördüncü ayım.
Şu hayatta bırakması en zor olan “hem sosyal, hem duygusal içici”lerden biriydim, bıraktım. Ben bırakabiliyorsam, herkes bırakabilir, o kadar net söylüyorum!