Sigarayı nasıl bıraktım

Sigarayı nasıl bıraktımStar, 06.01.2008,

http://www.tumgazeteler.com/?a=2466758
Star, 06.01.2008, Ardan ZENTÜRK

Aslında zehirle tanışmamın tarihi bir hayli eskilere dayanır ki, bunda, çocukluğumuzun yedi yılının geçtiği parasız yatılı yatakhanesinin hiç suçu yoktur...
Nedense, Kalamış gençliği olarak Köhnede geçen günlerimizin arasına girivermişti sinsice... Doğrusu ya, yazlık Kalamış Sahil Sinemasının kamera odasının hemen altında ilk sevgilinin yanağına kondurulan öpücüğün heyecanına dumanıyla karışmasına da pek ses çıkarmamıştık... Ya da gerçekten genç Ajda Pekkan ı Fenerbahçe Belvü Gazinosu nun sahnesinde bedava izleyebilmek için sandalcı Beton Mustafa dan küçük bir sandal alıp o minik koyda demirlediğimizde de bize arkadaşlık etmesinde pek sakınca görmemiştik geceler boyu...
Sonra... Yıllarca koyu bir dostluk geliştirdik... İyi niyetli ve verici olan taraf bizlerdik... O ise, önce paramızı sonra canımızı almakta kararlıydı...
Ne bilelim, yol arkadaşı olarak bir haini yanı başımıza diktiğimizi...
Sigarayla serüvenim inişli-çıkışlı, aşk ve nefrete dayanan bir şekilde uzun sürdü...
Adını vermeye niyetim yok ama bilen bilir, en sertinden günde iki paket içiyordum...
Nazi Almanyası nın Yunanistan ı işgal ettiği gün, tüm huduttaki birliklerden sorumlu tabib asteğmen olarak ilk sigarasını içen ve ölümüne kadar da bırakmayan babam, Adnan bey, yüksek tansiyondan elimizin arasından kayıp gittiğinden o zehirin bir insanın yaşamına nasıl mal olduğunu tam anlayamamıştım...
Fakat... İkinci babam, sevgili kayınpederim, Sabri bey, sigaraya bağlı akciğer anfizemi ile kaldırıldığı GATA da mücadelesini kaybettiğinde doktorunun söylediği ne yazık ki, her şey için çok geçti, keşke zamanında sigarayı bıraksaydı, tam olarak tarif etmem gerekirse, akciğerlerinin tamamen devredışı kalmasıyla bu şekilde, yani boğularak ölmeyecekti yönündeki sözleri bana her şeyi anlatacaktı...
Arkadaşlık ettiğim ve dumanını sürekli içime çektiğim şey beni de öldürüyordu!..
Sigaraya bağlı bir hastalık olan ve zamanında önlem alınmazsa, insanı bir gün denizde boğuluyormuş gibi havasız bırakarak öldüren KOAH benim de kabusum olmuştu...
Artık bir düşmanla birlikte olduğumu biliyordum ama ondan bir türlü kurtulamıyordum...
2005 yılına girerken kararlıydım... Ondan kesin olarak ayrılacak ve bir daha hiçbir zaman yaşamımı zehirlemesine izin vermeyecektim. Ailemin biraz da alaycı ve hadi canım sende yorumları arasında diyete başladım... Niyetim, sigarayı bıraktığım anda alacağım kiloları daha başlangıçtan dengelemekti... Oysa, hepimiz biliyorduk ki, bu diyet, aslında, benim, sigarayı bırakma kararlılığımda beynimi hazırlamamın önemli bir yoluydu...
Çünkü sigarayı önce beyninizde bırakamazsanız kesin olarak bırakmanız mümkün değildir...
Diyetim, mütevazi bir sonuç verdi... 12 ayda 6 kilo vermiştim... Ama, 2005 yılının aralık ayının başında yaşadığım kısa süreli bir nefes darlığı, devamında gittiğim hastanede çekilen ciğer röntgenim için doktorların hiç de umut verici konuşmamaları, hastaneden çıkışımda cebimdeki yarısı içilmiş son sigara paketini soförüm Ziya ya verirken, al bunu, Ardan ağabeyinin son sigara paketi olarak saklarsın sözlerim...
Herkes benim doktorların sözlerinden korkarak sigarayı bıraktığıma inandı... Yanlış... Ben 2005 yılı boyunca tüm varlığımla o ana hazırlanmıştım aslında...
Başardım... Artık yaşantımda yok...Bir daha da asla girmeyecek...
Bir sevincimi paylaşmak için yazıyorum bütün bu yazıyı...
Eşim Canan 2007nin son ayında sigarayı bıraktı ve şu an artık sigarasız yaşamı tam olarak sürdüren bir insan oldu...
Bu ayın sonunda 27 yaşına girecek oğlumuz Özgür de zaten, benim son iki yıl içinde yaşam kalitemdeki yükselişi izliyordu... O da bıraktı!.. Şu an, aile olarak onun en kritik dönemini başarıyla atlatması için çalışıyoruz...
Bu deneyim bana bir başka gerçeği daha gösterdi: Bir aile, işyeri veya arkadaş grubunda sigaraya aşırı bağımlı bir karakter (benim gibi) başarıyla bırakırsa, bu, zincirleme reaksiyonla çevresini de etkiliyor ve diğer insanların da zehirden kurtulmasını sağlıyor...
Lütfen...
Sigarayı bırakın... İnanın zor bir iş değil...