Sigaranın dumanı

Sigaranın dumanıMilliyet, 07.01.2008,

http://www.milliyet.com.tr/2008/01/07/yazar/pulur.html
Milliyet, 07.01.2008, Hasan PULUR, h.pulur@milliyet.com.tr

38 yıllık eski bir dost için, bir iki satır yazmak şart oldu: Sigara!
Sigaraya ortaokul ikinci sınıfta başladık, paket taşımıyorduk, ama o yıllarda bakkallar açık sigara satarlardı; bir paket açar, sigaraları tek tek satarlardı, üç, beş kuruş da fazla para kazanırlardı.
Sigaraya, şimdi yerinde yeller esen, eski bir konaktan çevrilmiş, Nişantaşı Ortaokulu'nda başladık. Teneffüslerde hela aralığında bir sigara dudaktan dudağa dolaşırdı. Müdür Bey Mahir İz'le, Muavin Salah Birsel bazen yakalarlardı, ama nafile...
* * *
ATMACANIN kafatasının kesitini renkli tebeşirle karatahtaya çizemediğimiz için, belge alışımız, okuldan çıkarılmamız, sigara tiryakiliğimizi müseccel hale getirdi...
* * *
KABATAŞ'a iyi bir tiryaki olarak geldik.
Müdür Faik Dranaz'ın, Onur Öymen'in babası olan Münir Raşit Bey'e rağmen, ne sigara bizi bırakıyordu, ne biz sigarayı...
* * *
BABIÂLİYE geldikten sonra, sigara artık, günlük hayatımızın mütemmim cüzü haline gelmişti, yani tamamlayan parçası...
Genellikle, Birinci ve Bafra içtik, filtreli çıkınca da günde üç paket Maltepe; kimse bize dur demediği gibi, rahmetli eşimizle de yarışırdık... Birkaç kere bırakmayı denedik, her seferinde yenik düştük...
* * *
VE 18 Şubat 1988'de, Frankfurt'tan dönerken, bir Alman hostesle inatlaştık, o bize, tuvalette sigara içeceğimizi söylüyor, biz de, Kapıyı açık bırakalım bak! diyorduk.
Tabii içmedik!
Bu bize güç verdi, demek bırakabilirdik, ileride birileri bırak derse, daha zor olacaktı.
* * *
EVE geldik, televizyonu açtık, Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı Sigaraya hayır! kampanyası açmıştı. Biz de katıldık, paketle çakmağı bir kenara koyduk, rahmetli eşimiz dalga geçti Ben çok gördüm! diye...
O da birkaç yıl sonra 1991'de, bant yapıştırarak sigarayı bıraktı, ama asıl sebep, sevgili torunu SUdan ayrı düşmek korkusuydu, biz de kışkırtıyorduk:
Sigara içersen, anası babası çocuğu sana bırakmazlar!
Sigarayı bıraktı, torundan ayrılmadı ama, sigaranın akciğer tahribatı onu alıp götürdü.
* * *
ŞİMDİ diyeceksiniz ki Bugüne kadar niye bir yazı yazmadın?
Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar, sigara tiryakilerinin halinden de eski bir tiryaki anlar. Sigara karşıtı her yazının onu ne kadar sinirlendireceğini, sigarayı savunmaya çalışacağını biliyorduk.
* * *
AMA bugün durum değişti, Meclis sigaranın çanına ot tıkadı. Tabii bir buçuk yıl sonra ne olur bilinmez, burası Türkiye...
Tiryakilerin ellerinde çok sağlam bir koz var:
Devlet sigarayı yasaklıyor, sigara fabrikaları, piyasaya sigara yolluyor.
Bu ne çelişki? diyorsunuz, değil mi?
Eeee, bu dünya böyle, Silahlara hayır kampanyası açılan ülkelerde silahların en âlâsı yapılıp fakir milletlere satılır.
Sistem bu sistem!
* * *
VE sigara tiryakileri, hatta bağımlıları, sigarayı bırakmaya çalışır; zordur ama bırakılmaz değildir.
Yirmi yıllık deneyim karşısında...
Ve bir sigara fıkrası...
Adam doktora gitmiş, muayene olmuş, doktor ilaç yazmış ve şart koymuş:
Günde beş sigara!
Bir ay sonra tekrar muayene:
Oooo, olmadı, sen sigarayı dörde düşür!
Her ay muayeneden sonra, sigara kontenjanı düşmüş:
Üç sigara, iki sigara, bir sigara!
Doktor son muayeneden sonra kestirip atmış:
Sen bu bir sigaradan da vazgeç!
Hasta boynunu bükmüş:
Doktor bey, ben hiç sigara içmiyordum ki, sen beş sigarayla başlattın!