Bilim, cehalet ve akıl tutulması

Bilim, cehalet ve akıl tutulmasıRadikal, 08.01.2008,

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=243781

Radikal, 08.01.2008, Osman ELBEK, Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi

Yazılı ve görsel medyanın ağırlıklı bir kısmının sigaraya ilişkin kısıtlamalar konusunda yeni uygulamalara destek olması sürecin olumlu yanlarından biri. Ancak henüz normalleşememiş bu ülkede hemen her sorunda olduğu gibi bu konuda da akıl tutulması yaşanmıştır, yaşanmaktadır
2003 yılında gerçekleştirilen Küresel Gençlik Tütün Araştırması verilerine göre Türkiye'de öğrencilerin yüzde 29.3'ü sigarayı denemiş, yüzde 9.1'i ise halen içicidir. Ülkemiz açısından tabloyu daha da karamsar kılan nokta aynı çalışmada halka açık yerlerde pasif maruziyet oranının yüzde 91.1 olarak saptanmış olmasıdır. Tüm bu veriler yetmezmiş gibi ülkemizde yapılan pek çok çalışmada sigaraya başlama yaşının 12 yaşın altına düştüğü gösterilmiştir. Bu veriler Türkiye'de yaşayan insanların sağlığının ne kadar büyük tehlikede olduğunu göstermek açısından yeterli değil midir? Elbette bir de sorunun ekonomik boyutu vardır: Ülke olarak 2007 yılında bütçeden Çevre Bakanlığı'na 1, Sağlık Bakanlığı'na 6.5, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na 16 ve Milli Eğitim Bakanlığı'na 21 milyar YTL kaynak ayırırken, aynı yıl tütün için 25 milyar YTL harcama yapabilmiş olmayı nasıl izah edebiliriz? Açık ki veriler ülke olarak ciddi bir tütün kontrol programını hayata geçirmenin ne kadar elzem olduğunu göstermektedir.
Önemli genelge
Dünyadaki deneyimler ve bilimsel literatür tütün ürünlerinin yüksek fiyatla satışa sunulmasının, sigara yasakları uygulamalarının, medya kampanyası, uyarı yazıları, sigara bırakma desteği ve tütün endüstrisine getirilen reklam yasaklarının tütün kontrolünün temel bileşenleri olduğunu kanıtlamıştır. Türkiye'de de onlarca yıldır bin bir emekle sürdürülen çaba son birkaç yılda hız kazanmıştır. Bu çerçevede tütün kontrolü için son dönemde atılan önemli adımlardan birisi Ulusal Tütün Kontrol Programı Genelgesi'dir. 7 Ekim 2006 tarihinde 26312 Sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan genelgede yer alan Sigara kullanımı pek çok öldürücü hastalığın meydana gelmesine yol açmaktadır. 2005 yılında dünyada sigaraya bağlı hastalıklardan yaklaşık 5 milyon kişi, ülkemizde ise 100 bin kişi hayatını kaybederken, bu sayının 2030 yılına kadar her yıl dünyada 10 milyon kişiye, ülkemizde ise 240 bin kişiye yükseleceği tahmin edilmektedir cümleleri tütün bağımlılığının ölümcül sonuçlara yol açtığını resmen kabul etmektedir. Hemen belirtelim ki genelgenin altındaki imza başbakan sıfatıyla Tayip Erdoğan'a aittir. İşte sigara ürünlerine yapılan zamlar, bilimsel olmayan sigara bırakma yöntemlerinin (örneğin elektronik sigara) yasaklanması ve birkaç gün önce TBMM'de kabul edilen yeni sigara kısıtlamaları bu genelgenin çerçevesi doğrultusunda yapılan düzenlemelerdir.
Medyanın desteği
Yazılı ve görsel medyanın ağırlıklı bir kısmının son günlerde gündeme gelen kısıtlamalara ve uygulamalara destek olması sürecin olumlu yanlarından birisidir. Öte yandan hiç kuşkusuz ki demokratik bir ülkede tütün sorunu hakkında da kamuoyunda pek çok tartışma yapılabilir; önerilen ya da hayata geçirilen uygulamaları savunan bireyler ve örgütler olabileceği gibi bunlara karşı çıkanlar da olabilir. Ama tüm bu görüşler normalleşmiş bir ortamda cereyan eder. Ancak henüz normalleşememiş
bu ülkede hemen her sorunda olduğu gibi bu konuda da akıl tutulması yaşanmıştır/yaşanmaktadır. Konu hakkında birkaç örnek vermek gerekirse...
Avrupa ülkeleri arasında sigara satış fiyatının en düşük olduğu ülke Türkiye iken ve ifade edildiği gibi tütün kontrolünün temel bileşenlerinden birisi tütün tüketim ürünlerinin satış fiyatlarını arttırmakken, bu çerçevede Türkiye'de sigaraya yapılan zamlar 'Zammın yeni bahanesi sağlık' başlığı altında Kaynak yaratmak için zamlara sarılan hükümetin sigara zammı için bu seferki bahanesi ise sağlık için tüketimin azaltılması biçiminde sunulabilir (Cumhuriyet gazetesi, 25 Aralık 2007). Benzer biçimde tütün kontrolünün en önemli mihenk taşlarından birisi sigara içilen alanların kısıtlanmasıyken, birkaç gün önce TBMM'nin kabul ettiği yasayı ilke olarak desteklemekle birlikte Bugün bireyin fizik sağlığı için, kendisine karşın, sigara tüttürmesini yasaklayan devlet, yarın moral sağlığı için belirli sanatsal faaliyetleri, belirli düşüncelerin açıklanmasını yasaklayabilir, ardından iman sağlığı vb. gelebilir. denilebilmektedir (Ali Sirmen, Cumhuriyet gazetesi, 4 Ocak 2008). Dahası bugüne kadar literatürde cihaz hakkında yeterli araştırma yapılmamışken ve ülkeye nasıl ithal edildiği aşikârken, yasaklanan elektronik sigara hakkında Hani, elektronik sigara orucu bozar, kadınlar için tesettüre uygun değildir türünden açıklama yapsalar yakışır ama iş dünyada kabul görmüş bilimsel bir çalışmaya gelince o zaman birilerinin haddini bilmesi gerekir. Bu iş hacıları, imamları aşar! incileri ortalığa saçılabilmektedir (Deniz Som, Cumhuriyet gazetesi, 3 Ocak 2008). Elbette bu fırtına sadece siyasi iktidarla sınırlı kalmamakta ve ulusüstü sigara tekelleri karşısında insan hayatını yeğ tutan binlerce insanı ve tütün karşıtı yasanın kabulü için oldukça emek harcayan pek çok sivil toplum örgütü üyesini de Sigarayı bıraktıktan sonra başkalarına sigara içme hakkı tanımayan ve tipik dönek davranışları gösteren gizli-açık faşistler olarak tanımlayabilme cesaretine kadar uzanabilmektedir (Deniz Som, Cumhuriyet gazetesi, 3 Ocak 2008).