Siz sigara içmeye devam edin bakalım

Siz sigara içmeye devam edin bakalımStar, 03.03.2008,

http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=145403

Star, 03.03.2008, Ahmet R. KÜÇÜKUSTA

Son senelerde adı en çok duyulan hastalıkların biri de KOAH. KOAH ‘Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’ kelimelerinden türetilmiş bir terim. KOAH ta bronşlarda kronik iltihapla beraber geriye dönüşü olmayan daralma ve akciğer dokusunda harabiyet, yani amfizem vardır. Bir başka deyişle, KOAH nefes darlığına yol açan kronik bronşit ve amfizemin birlikte bulunduğu bir hastalıktır.

KOAH, tüm dünyada 600 milyon insanda rastlanan ve görülme sıklığı giderek de artan bir hastalık. Ne kadar doğrudur bilemem, Türkiye’de de 3-4 milyon KOAH’lı olduğu tahmin ediliyor.

KOAH aslında önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olmakla beraber, tıpkı diyabet veya ateroskleroz, yani damar sertliği gibi tamamen iyileşmesi mümkün olmayan bir hastalıktır.

KOAH akciğer kanseri ve kalp krizleri kadar öldürücü olan bir hastalıktır. Avrupa ve Amerika’da en çok ölüme neden olan hastalıklar içinde 4. sırada yer almaktadır. Dünyada her yıl 3 milyon insanın KOAH nedeniyle öldükleri tahmin edilmektedir. Erkeklerdeki ölümlerin %6’sının, kadınlardakinin ise %4’ünün KOAH’a bağlı olduğu belirlenmiştir.

En önemli sebebi sigara

KOAH’ın başta gelen sebebi sigara tiryakiliğidir. Buna, daha doğrusu tütün içilmesi demek gerekir, çünkü tütünün sadece sigara olarak içilmesi değil, puro, pipo veya nargile... şeklinde kullanılması da KOAH için risk yaratır. Sigara dumanına pasif olarak maruz kalanlar, yani kendileri sigara içmedikleri halde dumanaltı olanlar da KOAH tehdidi altındadırlar.

Yakın yıllara kadar KOAH bir erkek hastalığı olarak bilinirdi, çünkü geçmişte kadınlar erkekler kadar çok sigara içmiyorlardı. Sigara tiryakiliğinin kadınlar arasında bir salgın gibi yayılmasıyla KOAH’lı hanımların sayısı da her geçen gün katlanarak artmaktadır.

Mesela, İngiltere’de 1990-97 yılları arasında KOAH erkeklerde %25 oranında artarken, bu artış kadınlarda %69 olarak bulunmuştur. Ülkemizde de benzer bir durumun söz konusu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

KOAH’ın önlenmesinde en önemli unsur sigara ile savaşılmasıdır. Son yıllarda dünyanın birçok ülkesinde kapalı alanlarda, hatta bazı ülkelerde açık alanlarda bile sigara içilmesi yasaklanmıştır. Bu, hem içmeyenlerin sigara dumanından rahatsız olmamaları ve hem de özellikle de gençlerin sigara içmeye özenmemesi bakımından çok yerinde bir uygulamadır.

Sigara içen KOAH’lıların sigarayı mutlaka bırakması gerekir. Bu sayede, hastalığın ilerleme hızı yavaşlatılmış olur, ama bronşlarda meydana gelen bozuklukların ve akciğer fonksiyonlarındaki kayıpların tamamen düzelmesi mümkün değildir. KOAH’a yakalanamamanın çaresi hiç sigara içmemek ve sigara içilen yerlerde de bulunmamaktır.

Süründüren bir hastalık

KOAH yaşam kalitesini bozan bir hastalıktır. Sürekli öksürük, balgam ve her geçen yıl şiddeti daha da artan nefes darlığı hastaları adeta canlarından bezdirir. Özellikle hastalığın ileri evrelerinde, değil merdiven çıkmak, yol yürümek, ev içinde odadan odaya geçmek, giyinmek, soyunmak, tıraş olmak, banyo yapmak... gibi hareketler bile hastayı nefes nefese bırakır. Birçok hasta eve hatta yatağa bağımlı hale gelir.

Halkımız, bu hastalık için ‘öldürmez, ama süründürür’ şeklinde son derecede doğru bir tanımlama yapar. Gerçekten de, KOAH kalp damar hastalıkları gibi ani ölümlere neden olan bir hastalık değildir. Hastalık senelerce sürer, hastayı da çevresindekileri de canından bezdirir. ‘Ölsem de şu dertten kurtulsam’ sözlerini pek çok hastamdan duyduğumu söylemek isterim.

KOAH, pahalı bir hastalıktır da aynı zamanda. Birçok hastanın sürekli ilaç ve oksijen kullanması, bazılarının yılda birkaç kere hastanede hatta yoğun bakım birimlerinde yatarak tedavi görmeleri gerekir. tıbbi tedaviye olumlu cevap vermeyen hastalarda ‘yardımcı solunum aletleri’nden de yararlanılır.

Gelelim neticeye

KOAH, gerçekten berbat bir hastalıktır, ama çok şükür ki büyük ölçüde önlenmesi mümkün olan bir derttir. Yapacağınız tek şey, sigara içmemek, içilen yerlerde bulunmamak ve şu anda olduğu gibi bu yazıyı okurken de içiyorsanız, ‘Bırakın şu mereti ve bir daha da adını bile ağzınıza almayın.’