Sigara düşmanlarının devri!

Sigara düşmanlarının devri!Güneş, 21.05.2008,

http://www.gunes.com/2008/05/21/yazarlar/yd.html
Güneş, 21.05.2008, Defne SAMYELİ

Eeee, sigara Türkiye'de en önemli gündem başlıklarından biri olmasın da ne olsun? Milyonlarca insanın yaşam stilini derinden etkileyen sigaraya ilk ciddi yasak geldi. Dün baktım; birçok yazar bu yasakla ilgili kişisel durumlarını gözler önüne seriyor; izninizle ben de öyle yapmaya karar verdim.
Dün gazeteniz Güneş, 'Bugün tiryakiye dokunmayın' demişti. Haklı. Tiryakilerin çoğu, isyanda; sinirleri bozuk. Benim annem ve kardeşim gibi. 'Benim sağlığıma devlet karışmamalı' görüşü hakim; çoğu sigara içende. Bunu temel bir hak olarak görüyorlar.
Ya tiryaki olmayanların hakları?
Sevgili Okurlar, bende astım problemi var. Üstelik alerjik. Alerjimi tetikleyen yüzlerce madde arasında sigara ve her tür duman var. Zaten alerjik olsun olmasın, sigara dumanı, astım hastalarının baş düşmanı. Çalışma hayatım boyunca sigara tiryakisi çalışma arkadaşlarımın bu konudaki baskısına maruz kaldım. Son birkaç yıla kadar haber toplantılarının vazgeçilmez unsuruydu sigara. İkinci kızıma hamileyken, 'Arkadaşlar bari benim odadan çıkmamı bekleyin, bebeğe acıyın' derdim; onu bile yapamazlardı. Düşünün yani...
Önce hemen şunu söyleyeyim: Dün sigara yasaklı ilk gününü yaşayan ülkemden ilk manzaralar çok başarılı olmasa da bu yasağın kısa bir süre içinde etkisini göstereceğine inanıyorum. Zira benzer örnekleri, sigarayı Türkler gibi yaşamının baş köşesine koyan İtalya ve Fransa gibi ülkelerde gördük. İlk yıl bu kez sokaklar buram buram sigara tütse de, zamanla birlikte, tiryakilerin tüketimi mutlaka şartların elverişsizliğinden dolayı azalıyor.
Bence tiryakiler-kızmasınlar- bu yasağı düşünen/çıkaran/ uygulanmasına destek veren herkese teşekkür borçlu olacaklar. Her tür kanserin birinci derecede nedeni olan sigara milyarlarca dolarlık bir sektörün aktörü. Dev tütün şirketleri, insanlarda daha da bağımlılık yaratsın diye özellikle ve de bilerek sigaralara kanserojen maddeleri yüklüyorlar. Hal böyleyken ekonomik dengeler sarsılmasın diye bir türlü 'yasadışı' ilan edilemeyen sigaranın kurbanı olmayı nasıl seçiyoruz, anlamış değilim. Ama bağımlılık böyle bir şey işte...
Ama inanın, Türkiye'de sigara içmeyenlerin sesi, tiryakiler kadar gür çıkacak. Sigaradan rahatsız olanlar, birer dedektif kesilecek. O nedenle Türkiye'de yasaların uygulanmayışına bel bağlayanları, orta vadede hayal kırıklığı bekliyor.
Gelelim düne dair şahsi izlenimlerime. Bir astım hastası olarak yıllardır zaten gittiğim yerler sınırlı. Mesela caz dinlemeyi sevsem de, o kültürün artık bir parçası haline gelmiş duman yüzünden benim için caz kulüplere gitmek zor. Restoranların iyi masaları-tuvalete bakan üç sigara içilmeyen masa mutlaka her yerde var- zaten kabus. Öğle yemeği, akşam yemeği farketmiyor. Bu arada, bence kadınlar, erkeklerden daha çok sigara içiyor. Erkeklerde son yıllarda tezahür eden 'yemekte ille de bir puro yakma' durumu ise adımımı attığım restoranda daha yemeğimi yemeden beni kemirmeye başlıyor. Acaba sesim hemen kısılacak mı? Acaba bu gece nefes alabilecek miyim? Yine hastanelik olur muyum? Kortizon almak zorunda kalır mıyım? gibi muhtelif endişeler içinde ne konuştuğumu anlıyorum; ne de yediğimi.
Neticede ben de insanım ve her insan gibi sosyal ihtiyaçlarım var. Dolayısıyla kendimi eve kapatamıyorum. Ciddi bir tiryakinin-hani 'yer gibi zincirleme sigara içen'- masasının yakınlarına düşmüşsem, duruma göre ya sigara ya da puro içen kişiden biraz ara vermesini rica ediyorum; ya da yerimi değiştiriyorum. Erkekler, kadınlardan biraz daha anlayışlı oluyor. Kadınların yüzünde genelde 'Biz buraya keyfe geldik; daha beşinci sigaramı tüttürmemişken bu hastalıklı kadın da nereden çıktı' ifadesi beliriyor.
Neyse...
Restoran ve kafelerin gelecek 'temmuz'a kadar 'alışma' süreleri var ya. Benim hayatımda temelden değişiklik anlamına gelecek iki yer belirledim: Kuaför ve sinema salonu! Sinemaya gidecek vakit olmadı; kuaförü anlatalım.
Kadın kuaför salonları da, enteresandır. Kimi kadınlar saçlarının fönü bozulmasın diye birkaç gün saçını yıkamaz; su o saçlara ancak kuaförden kuaföre değer. Hal böyleyken, bari bir gün saçları temiz koksun istemezler mi diye düşünürüm; daha yıkama yerinde eğilip bükülerek sigarasını tellendiren kadınları gördüğümde.
Kuaföre gelen kadın müşteriyi uyarmanın bir anlamı yokru daha önce. Alenen 'Ben buraya keyif yapmaya geliyorum; içerim tabii sigaramı; kimse de söndürtemez' diyen kadınlara karşı, dükkan çalışanları seslerini çıkartamıyordu.
Dün bir de baktım; göz gözü görüyor! İçerisi artık 'kebapçı ocakbaşı çizgisi'nden uzaklaşmış! Daha ne kadar böyle sürer bilemem ama ben kararlıyım! Sigara içmenin yasak olduğu nereye gidersem gideyim içeni mutlaka ihbar edeceğim.
Restoran ve kafeler içinse, gün sayacağım.
Tiryakiler kusura bakmasın; olay kendi sağlıklarına verdikleri zararla sınırlı değil ne yazık ki. Kendini sigarayla öldürmek isteyen varsın öldürsün, ama ne olur içmeyeni, çoluğun, çocuğun ciğerini rahat bıraksın. Bunca yıl bu ülkede tiryakilerin faşizmi hüküm sürdü. Artık devir değişiyor.
Önerim, tiryakilerin sigarayı bırakmayı düşünmeleri. Hem ceplerinin, hem de vücutlarının sağlığı, hem de beraber yaşadığımız dünyanın iyiliği için.