Duman altı!

Duman altı!Türkiye, 04.09.2008,

http://www.yazarx.com/FYasamMagazin/naci-arkan/04-09-2008/duman-alti/28659.aspx
Türkiye, 04.09.2008, Naci ARKAN, naci.arkan@tg.com.tr

Makam ve kişilik... İkisi de saygı duyulması gereken olgulardır... Ama bazen, kişiliklerini, makamlarının önüne çıkarıp, her olumsuzluğa imza atanlara karşı duyduğumuz şaşkınlık, bize değil, o apoletleri omzunda kaldıramayanları zedeler...

Bir bakarsınız, koltuk da gitmiş altınızdan...
Dokunulmazlıklardan sıyrılır gibi, aramıza karışır, sade vatandaş kimliğini taşırsınız...
İşte o zaman, geriye dönüp bakmanız gerekir...
***
Ligin ilk haftasında Antalya'da yaşanan olumsuz görüntüler, daha işin başında kafalarımızın içini karıştırdı...
Stat girişinde hoş geldiniz küfürleri, konfeti yerine taş yağmuru, sonra da çekilen bıçaklar, atılan sopalar, akıtılan kanlar...
Nereye gidiyoruz Allah aşkına?
Maç izlemenin adını, adam şişlemek olarak algılayanları tribünlere dolduruyorsak ve sahadakiler kendilerini onlara beğendirmeye çalışıyorsa vay ki vay...
Ufkumuzda ne güzellik görüyoruz, ne temiz toplum anlayışı...
Kirliliğin en katmerli şekli, özlem çektiği vahşiliğin tüm çekici cazibesiyle, tatil modundan çıkıp, eli kanlı şekilde sahne alıyorsa, bu sezon da, futbolun önünde yine kirli düşünceler ve emellerine ağzından salyalar akarak ulaşmak isteyen bir topluluk var demektir...
***
Paylaşılmayan mal değil ki ortada...
Paylaşılmayan sadece puan...
Sadece sevinç...
Sadece mutluluk...
Bir yarışın mağlubu ile galibinin ayırt etme zamanı çoktan gelip de geçmektedir...
Evden maça çıkarken, niyeti bozuk insanların, yanlarına şiş, bıçak almaları, her şeyin plânlı yapıldığının ispatıdır...
Antalya örneğinde olduğu gibi, o bıçağı bir kum torbasına saplar gibi sokanların, planlı öldürmeye teşebbüsten içeri atılması gerekir...
Kaldırım taşını, kalabalığın orta yerine fırlatanın, Taksim Meydanı'nda toplanmış binlerin üzerine, havan topu mermisi atması arasında ne fark vardır?
İki caninin de öldürmeye kastı yok mudur?
Bu işler, oldubittiye getirilip, basit bir olay gibi görüldüğü müddetçe, bıçaklar daha da bilenmiş ve sivriltilmiş halde, daha nice böbreklere, ciğerlere sokulur...
***
Bu atmosferde stada giren seyirci, içeride uslu uslu oturabilir mi?
Ortalık bu kadar gerginliğin yaşandığı bir havayı solurken, bazı insanların daha da dikkatli olması gerekir...
O gün Antalya'da, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in birkaç koltuk yanından uzaklaşıp, Şeref Tribününün en ön köşesinde oturan Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in, sırf keyif uğruna, başına gelenler de bir derstir aslında...
Türkiye'de aylardır uygulanan bir yasa var...
Kamu alanlarında, kapalı yerlerde, spor sahalarında sigara içmek yasaktır diye...
Bazılarımızın fazla takmadığı, duyarlı insanların ise, harfiyen uyduğu bir yasa...
O gün, maalesef Yıldırım Demirören bu yasağa uymayan kişiydi...
Üstelik herkese örnek olması açısından, bu yasağa ilk uyması gereken kişiyken, Demirören o gün, ekleme sigaralarıyla, bir büyük yanlışa adım attı...
***
O tribünlerin belki de yarısından fazlası sigara içen kişilerden oluşmuşken, onlar kendilerini frenlerken, onlar keyiften, efkardan canları sigara içmek istese de, yasağa tam olarak uyarken, Beşiktaş başkanı sigarasının dumanını, o seyircinin üstüne üfledi...
Durum 2-0'dan bir de 3-2'ye gelince o keyifle, sigara dumanını ciğerlerine çekip, efkar basanların gazabına uğradı...
Tabii bu kızgınlık, eline geçeni Şeref Tribününe atmak anlamında olmamalıydı...
Ama bir pet şişe, bir çakmak başkanın kulak hizasında patlayınca olanlar oldu...
Antalya'nın sahası bir maç kapatıldı...
Totalde, birkaç kendini bilmez yüzünden, belki de, 500 bin YTL'lik ceza kesilmiş oldu...
Yıldırım Demirören'e ise sadece 62 YTL...
Ama asıl güme giden, aklı başında sporsever oldu...
Bir sigara içme keyfinin getirdikleri ile götürdüklerine bir bakınız...
???
Bir başkan da olsa, vatandaş da olsa, yasak varsa, saygı duymalıdır bu ülkede...
Birisi içecek, birisi bakacaksa, bu yasağı adamına göre çıkarmanın bir anlamı yoktur...
Parasını verir, içerim anlayışı ise, geçerli bir mazeretin ürünü değildir...
Başkanlar örnek olacak kişilerdir...
Oturuşlarıyla, konuşmalarıyla ve de duruşlarıyla...
Şeref Tribünlerini tahrik yeri gibi göstermek, oralara hiç ilgisiz kişileri davet etmek, berrak suyu bulandırmak gibi çirkinliktir...
Oysa Türk futbolunun güzelliklere ihtiyacı var...
Bu ülkenin, liderlere, örnek insanlara ve de alkışlanacaklara çok ihtiyacı var...
Her kıvılcımda, binlerce hektar alanları yakan ateş gibi, alevlenmeye hazır bir toplumda, konuşanların, yönetenlerin, saha içindeki sporcuların, çirkinliklere çanak tutmaması gerekir...
Çünkü örnek alınacak kişiler, aynı zamanda, takdir edilen insanlar olmalıdır...