Bir Suç Duyurusu da Benden!

Bir Suç Duyurusu da Benden!Cumhuriyet, 12.11.2008,

http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php?news=3161
Cumhuriyet, Hakimiyet-i Milliye, 12.11.2008, Ahmet CEMAL

Geçen hafta bu köşede yayımlanan ve “Mustafa” belgeseline ait eleştirilerin konu edildiği yazımla ilgili çok sayıda mesaj aldım. Bunların çoğunda okurlar, benim değerlendirmelerime katıldıklarını bildirerek, söz konusu eleştirilerden duydukları kendi tedirginliklerini dile getirmişler. Öte yandan, doğal olarak, farklı düşünenler de var. Ama bu ikinci gruba giren mesaj sahiplerinden bazıları, üstelik de genç olanlar, farklı düşünmenin çok ötesine geçen bir talepte bulunmuşlar. Bu kişilere göre Can Dündar’ın “Mustafa” adlı belgesel filmi, derhal yasaklanmalıymış!

Evet, yanlış okumadınız. Bu film, yasaklanmalıymış!
Ne var ki, iş bu kadarla da bitmedi. Ben daha -üstelik gençlerden gelen- bu talebi hazmetmeden, 11 Kasım Salı günkü “Radikal” gazetesinin bir haberiyle karşılaştım. “‘Mustafa’ hakkında suç duyurusu” başlıklı haberde, iki üniversite profesörünün, yani ‘bilim adamı’nın Şişli Adliyesi’ne gelerek dilekçe ile, Can Dündar’ın senaryosunu yazıp yönettiği “Mustafa” filmiyle ilgili suç duyurusunda bulundukları belirtiliyor. Bu suç duyurusunun gerekçesini, okumamış olanlar için, haberden aynen alıntılıyorum: “‘Mustafa’ içeriği, ayrıca yorumu ile Cumhuriyet ile Atatürk’ün saygınlığını aşındırmaktadır. Bunlar yetmezmiş gibi Türklerin simgesel atasına pofur pofur sigara, ayrıca düşkün bir biçimde içki içirterek, Atatürk’ün saygınlığı düşürülürken, Türk gençliğinin örnek aldığı kişi de manevi olarak öldürülmekte, buna ek olarak Türkiye tarihinin en büyük sigara reklamı Atatürk kullanılarak yapılmaktadır.”
Bu haberi okuduktan sonra, ben de kapsamlı bir ‘suç duyurusu’nda bulunmaya karar verdim ve bu hafta yazımı bu duyuruya ayırdım.
Her şeyden önce, böyle bir suç duyurusunun altına imza koyarak, Türkiye’de bilimin ve bilim adamlığının saygınlığını tartışma konusu yapan bu bilim adamları hakkında suç duyurusunda bulunuyorum!
Ayrıca, Mustafa Kemal Atatürk’ün saygınlığını sigara dumanları ve anason kokuları gibi zayıfın zayıfı bir temele oturttukları, böylece de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun manevi şahsiyetine ağır bir saldırıda bulundukları için, sadece sözünü ettiğim bilim adamları hakkında değil, fakat aynı doğrultuda düşünen herkes için suç duyurusunda bulunuyorum! Şunu da yeri gelmişken belirteyim ki, sırf içki ve sigara kullandığından söz edildiği için Atatürk’ün imajının sarsılmasından korkanların Atatürkçülüğünün ve Kemalistliğinin, Mustafa Kemal Atatürk’e ancak zarar vereceğine inanıyorum!
 
“Mustafa” belgeselinden yola çıkarak kopartılan gürültü, ülkemizde Atatürkçü ya da Kemalist olduklarını söyleyenler arasında genişçe bir kesimin, Atatürk’ü düşünmek ve düşüncenin rehberliğinde değerlendirmek yerine, O’nu putlaştırmanın, taşlaştırmanın, kalıplaştırmanın kolaycılığını tercih ettiğini çok açık biçimde gösterdi. Mustafa Kemal Atatürk’e tapan, ama Mustafa’ya asla tahammülü olmayan bu kesim hakkında da suç duyurusunda bulunuyorum! Çünkü bilimi ve akılcılığı tek mirası saymış bir lideri sonraki kuşaklara bilimden, akıldan ve düşünceden bunca kopartarak tanıtmanın sorumluluğu, sadece ve sadece bu kesime aittir!
Ve şimdi, haklarında suç duyurusunda bulunduklarıma biraz da doğrudan seslenmek ve sormak istiyorum:
Siz, millete malolduğunu her fırsatta ağzınızdan düşürmediğiniz bir liderin hayatının hangi yönlerini bilmemiz, hangi yönlerini de bilmememiz gerektiğini belirleme bağlamında, hangi cüretle kendinizi tek-seçici atıyorsunuz?
Siz, bu ülkenin yetişmekte olan kuşaklarına Atatürk’ün bazı insani yanlarını hangi cüretle saklı tutulması gereken zayıflıklar olarak tanıtıyorsunuz?
Ve son soru: Siz, sadece kendi ülkesinin değil, fakat dünya tarihinin akışını değiştirmiş, bir cemaatten bir ulus yaratmış, tarihte emperyalizme karşı verilen ilk savaşın galibi olmuş Atatürk gibi bir liderin manevi kişiliğini hangi cüretle onun hakkında söylenen yalanlardan oluşma bir temele dayandırmaya ve böyle bir temeli o kişiliğin varlık koşulu saymaya kalkışıyorsunuz?