Beni Üzen İki Şey

Beni Üzen İki ŞeyCumhuriyet, 27.06.2009,

http://www.haber7.com/haber/20090727/Beni-Uzen-Iki-Sey.php
Cumhuriyet-Haber7, 27.07.2009, Erol MANİSALI, www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali

Geçmişe dönüp baktığımda beni iki şey utandırır; birincisi, eski sigara bağımlılığım. Yaklaşık on yıldır tövbekâr oldum, bu illetten kurtuldum.

Gençlik yıllarımda başladığım, bana ite kaka içirilen sigarada, suç bende değildi. Öğrencilik yıllarında gördüğümüz Hollywood yapımlarında, Fransız ve İngiliz filmlerinde açılışa sigara yakarak başlanırdı.
“İçmezsen suçlusun, aşağılıksın, kimliğin yok” dercesine kafamıza vurulurdu. Sigara, sevgi ve mutluluk demekti sanki. Zehir pazarlayan şirketler, masum bir mutluluk tacirine, sinsice dönüşürlerdi.
Sevgili Turhan Selçuk ustanın 1960 ve 70’li yıllardaki çizgilerini hatırlarım; dağın başında bir çoban, naylon gömleğinin ön cebine, dışardan görülecek şekilde bir Amerikan sigarası yerleştirmiş, elinde tuttuğu büyükçe bir pilli radyo.
Biz iktisatçılar buna, gösteriş için tüketim (demostration effect) deriz. Azgelişmiş ülkelerde çok yaygındır.
Sigara lobisi Batı’da, önce kendi halkını zehirledi, öldürdü.1960’lı yıllarda Londra’dayken, sigara içilen sinemalar vardı. İki katlı kırmızı otobüslerin üst katında sigara serbestti.10-12 yaşında İngiliz çocukları, Trafalgar’da fosur fosur sigara içmeyi marifet sanırlardı.
Sigara tekellerinin dünyada sürdürdükleri ölüm vahşeti önce Batı’da tepki gördü. Savaşlardan ve bombalardan kat kat fazla insan öldüren bu sessiz zehire karşı savaş açıldı ve içerde büyük ölçüde kazanıldı. Dehşet lobisi kendisine hedef olarak azgelişmiş ülkeleri seçti. Sosyalist Küba’nın ekonomik kaderini puro ihracatına bağlaması ve Çin’in hem toplam hem de kişi başına sigara tüketicisi olarak en önde yer alması, işin trajikomik başka bir boyutu.
Türkiye’de bugünlerde, sigaraya ve onun lobilerine karşı başlatılan mücadeleyi kazanmak zorundayız.
Ve ikincisi…
İkinci utancım ise gençlik yıllarımdaki avcılık merakımdır. Rahmetli Raif Ertem’in kulakları çınlasın. Bunda suç benden çok babama aittir. Rahmetli ava çıktığı zamanlar beni de yanına alırdı. Ama o, avcılığı, doğa sevgisine bağlardı!
1970’li yıllarda, av konusunda da tövbekâr oldum. Birkaç yıl önce Hayrettin Karaca’ya Yalova’daki o ünlü doğa müzesinde konuk olduğum zaman, bu eski avcılık anılarımı içim sızlayarak anlatıyordum.
Sigara ve avcılık konusundaki utancımı ve pişmanlığımı bu köşede okurlarımla paylaşmam gerekiyordu. Silahlardan ve savaşlardan da kötü kimi insanlık suçlarının açık açık konuşulması gerekir.
Sorunlarla yüzleşmeden onları çözemeyiz ki…