Sigara yasağı nerelerde yaygınlaşıyor?

Sigara yasağı nerelerde yaygınlaşıyor?Cumhuriyet Bilim Teknik, 01.08.2009,

http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=72416
Cumhuriyet Bilim Teknik, 31.07.2009, Rita URGAN
 
50’yi aşkın ABD kentinde kapalı alanlarda sigara içme yasağı var. Başta Kaliforniya olmak üzere, ABD’nin kimi bölgelerinde sigara karşıtı eylem öylesine yoğun bir etki yarattı ki, birçok yerde kamuya açık alanlarda ve apartmanlarda sigara yasağı uygulanıyor ve yasak kapsamının daha da genişletilmesi tasarlanıyor. Bu önlemlerin en azından bir bölümü tartışmalı tıbbi görüşlere dayanıyor.
Sigara üreticileri oldum olası, araştırmalarda sergiledikleri etik olmayan tavırları ile kötü bir üne sahipler. 1950’lerde sigara ile akciğer kanseri arasındaki bağlantıyı gözler önüne seren kanıtlar elde edildiğinde, çok sayıda sigara firması bilim insanlarına rüşvet vererek onlardan bu kanıtları çürütecek bulgular ortaya koymalarını istedi.
1970’lerde sigara içmenin tartışmasız sağlığa zararlı olduğu kanıtlanınca, sigara üreticileri bu kez de pasif içicilikle ilgili olarak yeni yeni ortaya çıkmakta olan bulguları karalamaya giriştiler. Ancak tüm çabalarına karşın, uzun süre sigara dumanına maruz kalmanın kalp hastalıkları, kanser ve solunum yolları hastalıklarına yakalanma ve bebek ölümü olasılığını arttırdığı artık su götürmez bir gerçek. Ne var ki, pasif sigara içiciliği ile ilgili görüşler son yıllarda daha da ileri boyutlara taşındı. Sigara karşıtları, bazen bilimsel olarak kesin kanıtlanmamış tezler bile ortaya sürüyorlar.
İkinci elden sigara dumanını topu topu 30 dakika solumanın bile kalp krizi riskini sigara içen kişininkine denk bir düzeye getirdiği yönündeki görüş, bunlardan biri. Pasif sigara içiciliğinin çok kısa sürede bile kan akışını olumsuz yönde etkilediği kuşku götürmez bir gerçek. 1980’lerde yapılan bir araştırma 20 dakika dumanlı ortamda kalmanın trombositleri daha yapışkan duruma getirdiği, buna bağlı olarak kalp krizi ve felç riskinin arttığını ortaya koyuyordu.
Oysa, gerçekte bu tehlike yalnızca yüksek risk grubundakiler için söz konusu olabilirdi. 2001 yılında yapılan bir başka araştırma da, dumanlı bir ortamda 30 dakika kalmanın kan damarlarının genişleme yetisini azalttığını gözler önüne seriyordu. Bu durumun uzun erimde sık sık yinelenmesi damarlarda kalıcı zararlara yol açıp, atardamarların sertleşmesine neden olabilirdi. Ne var ki, sigara dumanına sadece 30 dakika maruz kalmak kalp krizinin eşiğindeki birkaç kişi için son derece tehlikeli olsa da, çoğu kişi için aşırı yağlı bir yemeği yemekten daha zararsız bir durum.
Sigara yasağını destekleyen gruplar, bazen işi abartıyor ve açık alanlarda bile yasak konması gibi, tepki çeken eylemlerde bulunuyorlar. Ancak bu tutumları, sigaranın zararları konusundaki kampanyayı zayıflatıcı bir etki yapıyor! Bazı bilim adamları diyor ki, “Yalnızca gerçeği söylemek, ikinci elden solunan sigara dumanının zehirli olduğunu göstermeye yeterli olur,” diye ekliyor.
 
Üçüncü el duman
Son günlerde yoğun tepkilere neden olan bir başka konu da “üçüncü el” duman kavramı. Bu kavram, sigara içenlerin giysilerine, saçlarına, evlerindeki halı ve eşyalara sinen ve günlerce çevreye zehirli gazlar saçan duman parçacıklarını içeriyor. Üçüncü el dumanın zararlı olabileceği yönünde ilk kanıtlar 2004 yılında elde edildi. Araştırma sonuçlarına göre, anababalar yalnızca evin dışında sigara içseler bile, çocuklarının idrarında kayda değer oranda kotinine (nikotinin bir yan ürünü) rastlanmaktaydı. Kimileri rastlanan bu kotinin düzeylerinin çocuğun gelişmekte olan beynine zarar verebilecek ölçüde olduğuna inansa da, bu konuda henüz görüş birliğine varılabilecek yeterlikte kanıt yok.
Sigara karşıtı eylemlerin yepyeni düzeylere ulaştığı bir dönemde bilimin gücünün kanıtlanması can alıcı bir önem taşıyor.
Sigara endüstrisinin ünü göz önüne alındığında, bu ciddi kuşkuların nedeni de kolaylıkla anlaşılabilir. Endüstrinin birtakım kirli oyunlarını gün yüzüne çıkartan Londra Sağlık ve Tropikal Tıp Okulu uzmanlarından Kelley Lee, “Bu endüstri çevrede öylesine büyük bir güvensizlik yarattı ki, bilimsel tartışma neredeyse olanaksız duruma geldi,” diyor.