Sigara savaşları: CHP ile ihtilaf

Sigara savaşları: CHP ile ihtilafKanaldhaber, 25.01.2010,

http://www.kanaldhaber.com.tr/HaberDetay.aspx?haberid=58965&catid=32
Kanaldhaber, 25.01.2010, Tanzer GEZER, ofis@ihtilafyonetimi.com 
 
Amerika’da sigaraları içip içip sonradan kanser olanlar sigara üreticilerini dava ettiler ve haklı bulunarak tazminata hak kazandılar. Emsaller çığ gibi artabilirdi ve bu üreticilerin sonu olabilirdi. Hemen karşı atak geliştirildi ve bir anlamda sigara kutularının üzerine belli belirsiz, kimileri tarafından okunamaz küçüklükte “sigara sağlığa zararlıdır” ibareleri yazılmasıyla yırttıklarını sandılar. İşin aslı gerçekten de yırttılar.
İçiyorsan bize ne canım, üstünde YAN ETKİSİ yazıyor dediler, yüzsüzce. Yasal bir düzenleme ile mağdurlara tazminat ödemekten kurtarıldılar. Bunun adına kendi iradesi ile sigara içme özgürlüğü dediler, diyorlar…
Sigara o kadar vahim bir sağlık sorunu ki sürekli birileri tarafından üretici popolarının kurtarılması, üst düzeylerle ve kanaat önderleri ile sıkı işbirliği yapılmasını gerektiren bir durum söz konusu. Çünkü ağızlarını açtılar mı tepelerindeyiz. Üreticilerle mücadele etmek kolay olurdu, eğer koruyucu melekleri (!) olmasa…
Gel zaman git zaman Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK) için Bristish American Tobacco Türkiye’nin (BATT) web sayfasında, mevcut Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun ile ihtilafa düşen beyanlar ve bilgilendirmeler üzerine bir inceleme yapıp “BATT Web Sitesi İnceleme Raporu”nu yazdım.
Raporun sonuç kısmında tespitlerimi özetledim; toplumun geneline açık yayın yapan ilgili web sitesinde, (1) Sigara tüketimi savunuculuğu, özendirme ve teşvik yapılmaktadır, (2) Yanlış, çelişkili ve akıl karıştırıcı bilgi sunulmaktadır, (3) Devlet, sigara üreticisi yandaşı ve kendi içinde ihtilafa düşmüş bir kurum olarak tanıtılmaktadır. Ayrıca, web sitesinde firma hizmeti olarak duyurulan çağrı merkezinin verdiği hizmet ve sosyal sorumluluk adı altında yürütüldüğü beyan edilen eğitim ve reklam faaliyetleri Kanun’a uygunluk açısından değerlendirilmeli ve denetlenmelidir görüşümüz mevcuttur dedim. Sitedeki çok sayıda sayfanın 2007 yılından beri yayında olduğu bilgisi de ceza uygulanması durumunda önem kazanmaktadır diye bilgilendirdim.
Rapor SSUK’un yazısının ekinde Başbakanlık’tan tutun en alt katmanlara kadar 22 Temmuz 2009’da gönderildi. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Tütün ve Alkol Kontrolü Daire Başkanlığı’nın cevabı ise 19 Ocak 2010 tarihli. Üzerinde çoook çalışmışlar demek ki (!)
Cevapta, raporun Hukuk Müşavirliği ve Sektörel Rekabet ve Tüketici Hakları Daire Başkanlığı tarafından incelendiği ve buralardan gelen görüş yazıları neticesinde, sadece BATT firmasına değil, “tütün ve tütün mamulleri sektöründe alıcı, ihracatçı, üretici ve dağıtımcı olarak faaliyet gösteren firma ve şirketler ile bunlarla ilgili dernek ve birliklerine” bilgilendirici ve uyarıcı mahiyette yazılar gönderilmiş olduğunu okudum.
Cevap yazısının ekinde görüş yazılarının, bilgilendirme ve uyarı yazısı metninin ve dağıtım listesinin bulunmadığını yazmalıyım çünkü uyarı da bir ceza olmakla, takibi ve denetlenmesi gerektiğine vurgu yapmak isterim. Aradan biraz zaman geçsin, neticeyi de yazılı olarak sorar öğreniriz. Yurttaş değil miyiz, bilgilenme hakkımızı kullanacağız elbette.
Bu arada BATT’ın web sitesindeki bilgilerin değişmediğini tam gaz, 7/24 genel kamuya açık yayında olmaya devam ettiklerini belirtmeliyim. Uyarıda şu kadar süre içerisinde düzeltme yapılması denmiş olmasını ve sürenin bitiminde olumsuzlukların giderilmiş olmasını umuyor ve SSUK’un bunu takip edeceğini biliyorum.
Yazıya çok daha ilginç bir evrak ve bu evrakın son dönemde kafayı yasayı hafifletmeye takmış CHP ile olan ilişkisine getirerek devam edeceğim ama arada küçük ama çok vahim bir bilgiyi aktarmalıyım. SSUK’un kuruluşuna dair yasal zeminin soruşturulması gündeme getirilmeye çalışılıyor. Çomak sokanların arasına hoş geldin SSUK. Öyle sigara üreticilerinin ve yandaşlarının üzerine gidersen, yurttaşların sağlıklı yaşama hakkını ararsan, başına bunlar gelecektir.
Evet, hazırladığım raporun cevabı böyle güdük oldu. Yeşermesi için çaba sarf edilecektir elbette. Bu sırada şaka gibi bir hamle ile CHP milletvekilleri haldır haldır kanun teklifi hazırlamaya başladılar. Amaçları sigara yasaklarının hafifletilmesi. SSUK Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı üşenmedi ve hepsine yazılar yazdı, ikazlarda ve tavsiyelerde bulundu. Bazı yazarlar CHP ile dalgalarını geçtiler, “sigaranın iktidarsızlık yaptığını CHP bilmiyor mu?” dedi Dr. Uğur Tandoğan Dünya Gazetesinde yayınlanan yazısında.
CHP’li Şevket Köse sigara içenlerin kısıtlanan özgürlüğünden bahsetti, üreticilerin zor durumlarından girdi ve tabii kahvehaneler ve kıraathaneler sahiplerinin gelir kaybından çıktı. CHP’li Algan Hacaloğlu ise hazırladığı yasa teklifinde CHP’nin parti görüşünün mevcut olduğunu söyledi. Lanetli kanun teklifinden, CHP’nin, kapalı yerlerde sigara içme yasağının kahvehane, kıraathane, birahane ve lokal gibi yerlerde 2015 yılı sonuna kadar uygulanmamasını istediğini öğrendik. Kısmetse, seçimleri lehimize bir atlatalım demiş olduklarının farkındalardır tabii ancak, bunu ilan edecek kadar fütursuz olabilecekleri hiç aklıma gelmezdi. Yalan yalan aklıma gelirdi elbette. Aynı parti çarşaflı hanımlara rozet takmıştı daha önceden de…
Hacaloğlu, hazırladığı yasa teklifini değerlendiren Elif Dağlı’ya bir cevap faxlamış. Cevap vermek Devlet şanı günümüzde… Bizim her şeye rağmen ve her fırsatta, ama abuk ama subuk susmayan bir Başbakanımız bile var. Kurumlar arası çatışma yok der kendileri ama Genel Kurmay’ın yazılı resmi beyanlarına inanmaz, kabul etmez… Başbakanlık da bir kurum diye biliyorum ben. Genel Kurmay Başkanlığına inanmayan bir Başbakanlık kurumu ve kurumlar arası çatışma yok!!! Var diyen, darbecidir, manyaktır, anasını da alıp gitmelidir zaten onun babası da ayrıca avucunu yalamalıdır…
Memleketin her katmanı böyleyken Hacaloğlu’nun cevap faxını bilin bakalım hangi ruh halimle okumuş olabilirim. Hacaloğlu’na göre bazı yerlerde kapıya “burada sigara içilebilir” yazısı yazılmalıymış. Bu tedbiri (!) üreticilerin tazminat ödememek için sigara kutularına minicik “sağlığa zararlıdır” yazmalarına benzettim. Vay ayrımcı Milletvekili vay… Hangi yerlerde, buna kim karar verecek, sizin toplumunuz aradaki farkı anlayacak ve kendini kollayacak kadar donanımlı mı eğitimli mi. Her yerde kar var ama kargalarım güldü yeniden. Buralarda çok iyi havalandırmalar yapılabilirmiş ve hatta Devlet bu işletmelere para yardımı yapmalıymış bu sistemler kurulsun diye.
Bu sistemlerin sigara üreticileri tarafından ikram sektörüne ücretsiz dağıtılacağı yeter ki kapalı alanlarda sigara içme yasağı kalksın beklentisi ve hazırlığı içinde oldukları söylentileri garsonların ağzındayken, yine bir söylentiye göre üreticilerin etkin havalandırma sistemlerine çoktan bu heyecan ile çok yüklü para yatırmış oldukları ve yasa hafifletilmezse mahvolacakları tuvaletlerde konuşulurken… Devlet bu sistemlerin kurulması için işletmelere para yardımı yapsınmış.
Bu siyasilere her şeyimi haram ederim.
Şimdi gelelim yazının en çarpıcı yerine. Hacaloğlu, SSUK başkanı sevgili dost Prof. Dr. Elif Dağlı’ya, bu saçma sapan, hiçbir bilimsel anlayışa uymayan, işletmeler arası rekabette eşitlik ilkesini zedeleyici, lobinin ekmeğine yağ sürücü, üstelik bunu mazlum (!) kıraathane ve kahvehane sahiplerinin sırtından yapan yasa teklifini savunmak için, “Bu gerçekçi ve yapıcı duruşumuzu, yabancı sigara tekelleri ile ilişkilendirmeye yönelik Raporda yer alan beyanları çok çirkin buluyoruz, SSUK gibi çok saygın, toplum sağlığı ve yararı doğrultusunda politika üretmeyi hedef almış olan bir Platforma hiç yakıştırmadığımızın bilinmesini istiyoruz” demiş.
Hazır mısınız?
Elime bir belge geçti. Gizli saklı bir belge de bir muhbir tarafından gizli gizli bana yollandı gibi sofistike ve moda bir durum yok maalesef (!) Bu belgeyi internette çok kolay bulabilirsiniz. Phillip Morris’in yazışmaları. Gerçek, uydurmaca değil. Hukuk yaptırımı ile yayınlanmak zorunda kalınmış binlerce belgeden sadece biri. Özellikle Türkiye’yi ve CHP’nin garip tutumunu ilgilendiriyor, Hacaloğlu’na ise ders mahiyetinde.
Ekim 1995 tarihli, TÜRKİYE İÇİN “ULUSLARARASI KANSER ARAŞTIRMALARI KURUMU/ÇEVRESEL TÜTÜN DUMANI” PLANI konulu, Erhan Key imzalı bir evrak bu.
Erhan Key, uzun yıllar gazetecilik yapmış, işsizliğin tadına bakmış sonradan 1990’dan itibaren Phillip Morris (PM)’de Kurumsal İletişim Müdürlüğü yapmış bir kişi. İlişkilerini kullanıp, PM’nin basında daha çok ve daha iyi yer alması görevini üstlenmiş. Çok başarılı olmuş ki PM International’ın insan kaynakları direktörlüğüne atanmış.
Turhan Talu da PM International’ın üst düzey yöneticilerinden olan bir Türkiye’li.
Ekte Türkiye için hazırlanan ve Turhan Talu’nun onayını gerektiren Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu / Çevresel Tütün Dumanı’na ilişkin ön planı sunuyorum diyen Erhan Key, söz konusu yazısında bakın daha neler demiş. Yazıyı dört gözünüzle okuyun tabii ama ondört aklınızla CHP’li milletvekillerinin kanun teklifi vermekle ne gibi duruma düştüklerini takip edin derim.
Erhan Key, çeşitli kamu kuruluşlarının ki bunlara bazı Belediyeler ile Sağlık Bakanlığı’nın da dahil olduğuna atıfla bulunarak kamusal alanda daha sert sigara kısıtlamasının getirilebileceğine o zamanlar kanaat getirmiş. Özellikle o dönemde yayınlanan Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu raporunun, Meclisin gündeminde olan yasanın geçmesini hızlandırılabileceğinden ve Meclisin gündeminde olan sigara kısıtlamasının daha katılaştırılması için baskı artabileceğinden endişelenmiş.
İş o raporunda amaçlarının; “Kamusal alanda sigara içilmesini tamamen yasaklayan girişimlerin bloke edilmesi ve sigara içenlerin kamusal alanda ve işyerlerinde sigara içebilmelerinin sağlanması.” olduğunu belirtmiş. Ana stratejiyi, “Reklam düzenlemesi yapan ve kamusal alanda sigara kısıtlaması getiren Meclis’te bekleyen yasa tasarısının yürürlüğe girmesini sağlamak, böylece yakın gelecekte aşırı önlem getirebilecek girişimlerin önünü kesmek.” olarak yapılandırmış.
Yasanın çıkması için üreticilerin çaba sarf ettikleri palavra değilmiş demek ki ama maksadının ne olduğunu böylece çok net şekilde anlamış olmuyor muyuz.
PM çalışanı, eski gazeteci sonradan iletişimci ve nihayet insan kaynakları yöneticisi Erhan Key, bakın Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu’na karşı gelmek için ne gibi temel stratejiler ve faaliyetler planlamış.
Yandaş elde etme ve yandaşları güçlendirme başlığı altında hizmet sektörüne (otelcilik ve yeme içme sektörü) yönelik faaliyetler şunlar olacakmış; (1) pozitif bir veri tabanı elde etmek için Tercih Hakkı programını yürüten Hilton Otellerinde müşteri memnuniyeti anketi yürütmek üzere MESE (iletişim firması) derhal Hilton yönetimini ikna edecekmiş ve Şakir Karpat (PM’nin hükümetle ilişkiler müdürü) bu modelin olumlu sonuçlarını içeren Hilton sorunu nasıl çözdü konulu bir broşür çalışması sürdürüyormuş; (2) Erhan Bey kendisi 1996’nın birinci çeyreğinde TUROB yönetiminin olası bir sigara yasağına karşı lobi yapmasını sağlayacakmış; (3) ABD Ulusal Lokanta Birliğin’den Bay Naylor TUROB organizasyonuyla Aşırı Regülasyonun İkram Sektörü Üzerindeki Olumsuz Etkileri konulu konferans vermeliymiş; (4) Türkiye’yi ziyaret eden toplam turist sayısını olumsuz yönde etkileyebileceği savı kullanılarak Seyahat Acentaları Birliğinin de derhal sigara yasağına karşı durması sağlanacakmış; (5) ANSES (haber ajansı) 1996’nın birinci çeyreğinde ülkedeki lokanta ve kahvehane kuruluşlarının harekete geçirilmesi konusunda çalışmalar yapacakmış; (6) Cahit Düzel (eski gazeteci, PM’de çalışmış) ve bizzat Erhan Key Türkiye Sigara İçenler Derneğini kurmak üzere çalışmalar başlatmışlar, toplum tarafından tanınan potansiyel kişilerin belirlenmesi ve ikna edilmeleri üzerine lobi faaliyetleri planlamaktalarmış.
Plan ve programların bunlara sınırlı olduğunu sanmayın.
Cahit Düzel tütün üreticilerini hedeflemiş ve “seçili temsilcilerin politize edilmiş bilim konusunda bilgilendirilmesi ve hükümetin olası tütün karşıtı girişimlerine karşı lobi yapmaları için harekete geçirilmelerini” planlamış.
Perakendeciler Derneği ve İnsan Kaynakları Yöneticileri Derneğine de görevler biçilmiş. Satıcıların kar azalmalarına ve sigara içen çalışanların haklarına yandaş buralardan bulunacakmış. İnanın Balyoz Planı bile bu kadar profesyonel değildir.
İşte milletvekillerini ilgilendiren bölüme geldik. Milletvekillerimiz istedikleri kadar inkar etsinler. Hacaloğlu bizi kartelle ilişkilendiriyorsunuz çok ayıpladık desin. İlgili kamu kuruluşlarının etkili bürokratları için Philip Morris’in uzmanlığını kullanarak Çevresel Tütün Dumanı/İç Ortam Hava Kalitesi sunumları yapılması ve bu sayede aşırı regülasyon girişimlerinin önünün alınması hedeflenmiş. Ayrıca Hedeflenen milletvekillerine bilgilendirme yapılması; özellikle tütün illerinden seçilmiş olanlar ibaresi de yazıda açıkça mevcut.
Sizce de bu evraktaki stratejiler yıllara sari olarak devam ettirilmiyor mu? Bunlar Hacaloğlu’na tükürdüğünü yalatacak cinsten değil mi? Medyanın bu konuda nasıl kullanıldığına dair başlıklar da var metinde. Bu durumda sigara yasakları aleyhine yazı yazan köşe yazarları utanmamalı mı? Bilerek ya da bilmeden tufaya gelmiş değiller mi?
Bunları daha önce de yazmıştım, yazmaya devam edeceğim. SSUK’a destek vermekten onur duyacağım.
Bir de sizi şu bilgilerle baş başa bırakmak istiyorum. Ben yorumlamayacağım, siz düşünün artık;
Metinde adı geçen ve kendisine görev verilen ANSES, bir haber ajansı. Genel Müdürü Vecdi Seviğ, Uluslararası Politika Araştırmaları Vakfı yönetim kurulu üyesi.
Yine metinde adı geçen Şakir Karpat da aynı Vakfın üyesidir. Şakir Karpat PM’de hükümetle ilişkiler müdürlüğü yapmış bir kişidir.
Son olarak CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nu da Uluslararası Politika Araştırmaları Vakfı üye listesinin içinde okudum.
CHP’li milletvekillerinin CHP görüşü doğrultusunda yasayı zayıflatma çabalarına bu manzara karşısında ne diyeceğimi bilemedim.
Bir de utanmadan SSUK’u ayıplamalarını hiç hazmedemedim…