Yasak Delme Mevsimleri

Yasak Delme MevsimleriCumhuriyet, 03.07.2010,

http://www.ilk-kursun.com/2010/07/yasak-delme-mevsimleri/
Cumhuriyet-İlkkurşun, 03.07.2010, Mümtaz SOYSAL, mumtazsoysal@gmail.com
 
OSMANLI yasakları konusunda söylenenler cumhuriyete de bulaşmış ve “Bizde yasak dediğin üç gün sürer” sözü halk dilinde tekerleme olmuştu. Sigara yasağı tam bu sözün geçerliğini bozmak üzereydi ki kahveciler devreye girdi. Mevsim kıştı; tiryakiler birkaç dakika için de olsa kapı dışına çıkıp tüttürmek zorunda kalınca üşüyor ya da belki fazla oksijenden rahatsız oluyorlardı. Kahve işletenler yasağın kazançlarına ve çalışanların ekmek parasına zarar verdiğini, müşterilerin kişisel özgürlüğünü sınırladığı için insan haklarına aykırı olduğunu ileri sürerek avukat tutup yönetimlerin ve mahkemelerin eşiğini aşındırdı.
 
Anlaşılıyor ki Danıştay’ın 10. Dairesi, “kahvehanelerde sigara içilmesini yasaklayan yönetmelik ibaresinin iptali ve yürütmenin durdurulması” istemiyle İzmir Kahveciler Odası’nca açılan davada “anayasaya aykırılık” iddiası bakımından tereddüde düşüp Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş, yüksek mahkeme de başvuruyu esastan inceleme karar almış.
 
Öte yandan, mevsim yaz. Boğaziçi’ndeki eğlence yerlerinin gece yarısı sonralarında çevreyi rahatsız etmelerini önleyen yasaklar bakımından işleticilerle yönetim makamları arasındaki çekişme de sürüp gittiği için, o sorun da eninde sonunda yönetim yargısı önüne gelebilir. Öyleyse, bu durumları yönetim hukuku ve insan hakları açısından irdelemek vacip oldu demektir.
 
Herkes bilir ki devredilmez, vazgeçilmez sayılan insan haklarının başında yaşama hakkı vardır. Bu ise, “sağlıklı yaşamak” olarak anlaşılmalıdır. Devletin ve bütün kamu makamlarının başlıca görevlerinden biri budur. Sağlık önlemleriyle bu amaçla konan yasakların, can güvenliği tehdidine karşı alınan önlemlerden ve bu amaçla konan yasaklardan farkı olmaması gerekir.
 
Sigaranın sağlığa zarar vermediğini söyleyen var mı?
 
Efkâr dağıtma, zihin toplama gibi birtakım “yarar”lardan söz edenler, kendilerince yararlı bulunanın başkalarına zarar vermesini önlemek ödevi ötesinde (daha doğrusu, “berisinde”), kendileri sağlıklı yaşamaktan vazgeçebilirler mi? Yaşamak, “vazgeçilmez” bir insan hakkı olduğuna göre?
 
Tiryakiler, sigaranın kamu otoritesince “her yerde büsbütün” yasaklanabileceğini de düşünerek, hiç değilse kapı önüne çıkıp tüttürebildiklerine şükredip kahvecilerden davayı geri çekmelerini rica etseler daha doğru olmaz mı?
 
Üstelik, böyle yapmakla üzerine yoğun sigara kokusu sinmiş ceketlerini nereye koyacağını bilemeyen eşlerinden de hayır duası almış olacaklardır.
 
Gece yarısı sonrasının Boğaziçi gürültüsüne gelince, uyuyamadığınız ya da yanıbaşınızdaki akıntı şıpırtısıyla kafa dinlendiremediğiniz o saatlerde, bütün etikçilerin “Sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma” sözünü anımsayıp gürültü sorumlularının da bir gece böyle huzursuz kalmalarını dilemeniz yeter.