Sigaranın Tümden Yasaklanması Gerekir!

Sigaranın Tümden Yasaklanması Gerekir!Ortadoğu, 20.07.2010,

http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=7083
Ortadoğu, 20.07.2010, Nazif KURUCU, nazifkurucu@hotmail.com
 
Kapalı ortamlarda sigara içilmesinin yasaklanması yeterli değil! Bu küçük önlem bile, birçok hastalıkları azaltmaya yetti. Hastane ve ilaç giderlerinde yüz milyonlarca dolarlık tasarruf sağladı. Yalnızca kapalı ortamlarda yasaklanması yetmez! Evlerdeki durum daha fecaat! Baskın aile reisi veya cadaloz bir kaynana, evde sürekli sigara içerek diğerlerinin hatta bebeklerin bile yaşamını kısaltabiliyor. Başkalarının yanında sigara içmek, onları öldürmeye teşebbüs etmek gibi bir suçtur.
  
Evvelki asırda, sigara sinir hastalıkları için tedavi amaçlı tavsiye ediliyormuş. O günler geride kaldı. Tam tersine içenleri ve içenin yakınında olanları sinir hastası yapıyor; Bin türlü hastalığa gark ediyor. Eskiden birkaç sosyete özentisi dışında hanımlar sigara içmezdi. Şimdi köylü bayanlar bile içiyor. Eve gelen başörtülü yardımcı hem beş vakit namazında; hem de korkunç tiryaki! Tehlike ve israf giderek büyüyor.
 
Üç erkek kardeşiz. Babam o dönemdeki tüm erkekler gibi sigara tiryakisiydi. Gece öksürüklerinin ve başka zayıflıklarının sigaradan olduğunu fark etmişti; fakat bırakamıyordu.
Kardeşlerden en yakışıklı ve sağlıklı olanı, yirmili yaşlardan sonra sigara tutkusuna yakalandı. Ben de arada içiyordum; ama cebimde taşımıyordum o zehirli paketleri. Zor durumlarda ve ağır tartışmalarda yaktığım olurdu. Ama kardeşim iyice tiryaki olmuştu. Bunu fark eden rahmetli babam; içmemesi için çok baskı yaptı. Hatta yalvardı bile ona. Her şeye karşı, kardeşim sigarayı bırakmayınca;
-Rakı iç istersen; fakat sigara içme!
diye günlerce yakardı, sıkıştırdı. Hiçbir yararı olmadı öğütlerinin. Kardeşim sigara ile yakın akraba olmuştu sanki. Epey zaman sonra hastalandı. Teşhis, nazo-farenks (iç burun-boğaz arası) kanseriydi. Biraz tedavi oldu ve atlattı o kötü hastalığı. Çünkü bünyesi çok sağlamdı. Sonraki günler, sigara içmeye tümüyle hız verdi. Ne kadar yalvarsam, hiçbir yararı olmadı. Askerlikte kronik bronşite yakalandığım için çoktan sigarayı bırakmıştım. Sıkça onun bürosuna gidip, sigara içmemesi için ricalarda bulundum. Tam tersine, ben yanına vardığımda daha sık, daha üst üste sigara içiyordu. Gidişlerimi seyrelttim. Sonra cilt kanserine yakalandı. Oradaki deriyi alıp vücudunun başa yerinden çıkardıkları deri ile değiştirdiler. Kızlarımın en küçüğü, Pediatrik onkoloji(Çocuk kanseri) profesörü. O da amcasıyla ilgilendi; çalıştığı hastaneye davet etti. Kardeşim iyileştiği için, gitmeye gerek görmedi. İnşa Allah bu iyilik sonsuza kadar sürer.
Tüm şansızlıkların nedeni, sigaradır. Ama içimizden en sağlam, en akıllı ve en yakışıklısı olanı, sigarayı bırakamıyor. Ben içme! deyince; Sigara bırakılır mı hiç! Bu yalancı dünyada böyle şeyleri dert etmeye değmez! sözleriyle karşı çıkıyor.
 
Sigara içenler ve çocuklarını sigara dumanıyla zehirleyenler! Devletimizin evlerde sigara içilmesine engel olacak bir çare geliştirememesi yüzünden, eş ve çocuklarını dumana boğanlar! Kapalı yerlerde ve kahvelerde sigara yasağının kalkması için dava açanlar! İyi düşünün! Kendinize acımıyorsanız çocuklarınıza acıyın!
 
İşin bir başka yönü var. Türkiye'de satılan tüm sigaralar yabancı şirketlerin malıdır artık! Adları Türkçe olanlar da yabancı şirketlerin oldu. Bir zamanlar, İçenin parasından; içmeyenin sağlığından yararlanacağız diye bir resmi görüş vardı! Şimdi sigara içenlerin parası yabancı şirketlere gidiyor. Tiryakiliği garantilemek ve sigara alışkanlığını vazgeçilemez bir tutku haline getirmek için; ne gibi zararlı maddeler katıyorlar içine? Bilinemiyor! O şirketler, kattıkları zararlı maddeleri açıklamamak yolunda garanti almışlar. Belki yasağın hafiflemesi ve kalkması için açılan davalarda, onların maddi ve manevi katkıları vardır. Olmaması düşünülemez!
Sigara yasağı hafifletilememeli. Evlerde ve sokaklarda içilmemesi için yeni önlemler geliştirilerek; tüm vatandaşlarımızın sağlığı korunmalı. Hastane ve ilaç giderlerimiz bu yolla çok daha azalacaktır.