Babam,

BabamTakvim, 20.09.2010,

http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/vahapoglu/2010/09/20/babam
Takvim, 20.09.2010, Ece VAHAPOĞLU, ece.vahapoglu@takvim.com.tr
 
Yazar da olsam ailemden, canımdan bir parça hakkında yazı yazmak zor geliyor.
İnsanın elleri titriyor hafiften… Zaten duygusal bir tipim; bir de üstüne 'babam' hakkında bazı düşüncelerimi sizlere aktarmak işimi zorlaştırıyor. Ancak bu yazının bir konuda babam üzerinde etkili olacağına dua ederek başlıyorum mevzuya… Babam 60 yaşında, Adanalılığının da verdiği genetik mirasla yakışıklı, esmer bir adam, saçında beyazı bile neredeyse yok.
Fakat öyle sportmen, sağlıklı yaşayan biri değil.
Her gün sigara içiyor. Evde tek içen o. Hatta evin içerisinde içmesi biz evin hanımları (annem, kız kardeşim ve ben) tarafından yasaklandığı için balkonda tüttürüyor. Bazı akşamlar da TV karşısında bir kadeh içki içiyor.
Görüntüde sakin bir adam… Çok konuşmaz.
Ama bir sinirlendi mi yanından uzaklaşmak gerekir. Eskiden sert kuralları eşliğinde birlikte yaşaması zor biriydi; ama neyse ki herhalde yaşının getirdiği olgunlukla artık pamuk gibi…

İki kez ameliyat
Babam bundan 11 yıl önce, annemin memleketi Bosna-Hersek'in Tuzla şehrinde bir kalp rahatsızlığı geçirdi ve kendisine anjiyo yapıldı. Hatta by-pass bile düşünülmüştü. Dolayısıyla son 10 yıldır dikkatli yaşamak zorunda. Ama nerede? İlaçlarını düzenli almak istemiyor, sigara içmeye devam ediyor, özellikle benim yalvarmama rağmen yürüyüş bile yapmıyor.
Eh tabii stresli yaşam da eklenince, babam bir kez daha rahatsızlandı. Geçen gün, tesadüf bu ki bu kez Türkiye'deki Tuzla'da, Anadolu Sağlık Merkezi'nde operasyon geçirdi.
Anjiyoda iki damarın tıkalı olduğu ortaya çıktı ve hemen birine stent takıldı. Diğerine bir ay sonraya randevu verildi, böbrekleri zarar görebilir diye. Keşke bir anda ikisine de gerekli müdahaleyi yapabilselerdi… Her neyse ameliyat esnasında babam kalp spazmı geçirdi. Düşünebiliyor musunuz ameliyatta yine bir kriz anı? Bizi korkuttu ama şimdi çok şükür iyi.
Sağolsunlar hastanede bile kızlarıyla gurur duymak isteyen annemle babamın arada derede imzalı kitabımı verdikleri doktorla konuştum; doktor bey dedi ki: Artık daha da dikkatli yaşaması lazım, sigara asla içmemeli, Allah korusun tıkanıklık ana damara geçerse sağ kalır mı bilemeyiz.
Hasta yakını olarak insan bunları duyunca bir yutkunuyor. Babama kızamıyorum da o durumdayken… Yoğun bakım odasında nasıl da tatlı uyuyor. Ama beş dakika görüşmeme izin verdiklerinde daldım odasına, sigara içmediğim halde sigara yok, içersen karşına geçer ben de tüttürürüm diye tehdit ettim.
Beraber tempolu yürüyüş yapalım, dedim.
Kabul etti gözüküyor. Cennet gibi bir şehirde yaşıyoruz, Boğaz dibimizde… Giy eşofmanları, spor ayakkabıları…yürü…ve hayatın güzelliğini seyret… Babacığım, rica ediyorum, hem kendini düşün, hem de üzmemek için bizleri düşün.
Bırak o lanet, pislik, ciğerleri gri renk yapan, iğrenç sigarayı. Yürüyüşlerine de başladın mı senden iyisi yok. Öptüm kocaman