Ben senin hayatından gittim oğlum sigara!

Ben senin hayatından gittim oğlum sigara!Akşam, 30.11.2010,

http://www.aksam.com.tr/2010/11/30/yazar/19694/sevim_gozay/ben_senin_hayatindan_gittim_oglum_sigara_.html
Akşam, 30.11.2010, Sevim GÖZAY, sevim.gozay@aksam.com.tr
 
Araştırmalar sigara içenlerin %90'ının, bırakmayı istediği halde bırakamayıp içmeye devam edenler olduğunu söylüyor. Manipülasyona yönelik bir rakam gibi duruyorsa da ben bütün kalbimle inanıyorum. Çünkü kendimden biliyorum. Günde yaklaşık iki paket içiyor ve son yıllarda hep söylediğim gibi aslında sigaradan nefret ediyorum. Üste başa, eve arabaya sinen kokusundan, soğuk, yağmur, kar demeden kapı pencere açtıran dumanından, devamlı küllük, çakmak, yedek sigara peşinde koşturmaktan, lokantada kafede oturmanın kapı önü nöbetçiliğine dönüşmesinden, seyahatin ve hemen her sosyal durumun eziyete dönüşmesinden nefret geldi artık, nefret!

Fakat nedense bir türlü denemiyorum da bırakmayı. Bahaneler de bahaneler. En son geçen sene bu zamanlar bir teşebbüste bulundum (yazdım da üstelik). Gittim meşhur bir sigara bırakma terapisine katıldım - sonsuz destek bedelini de ödedim ki aman caymayayım, ne olur ne olmaz. Fakat nafile. 24 saat ya geçti ya geçmedi. Ağlayacak haldeyim. Devamlı sigara düşünüyorum. Seans sonu ritüeli olarak bütün sigaralarımızı da imha etmiştik. Sürünerek gittim yeni paket aldım çaresiz. Zıkkımlanıp rahatladım. İğrenç yenik hissediyorum. Bakkal da yazıyı okumuş haber gönderiyor üstelik Aycan Bey'le: 'Hani bırakmıştı, ne diye içiyor hala?' Rezillik diz boyu. Avunmaya geçtim hemen mecburen: Yok canım kafada bitmeyince bitmiyor. Bırakılmıyor işte. Hazır değilmişim demek ki bak. Bak nasıl da içiyorum paf puf... Birrr sene daha gittim bu bahanelerle. Aynı terane de hep ağzımda ama: Bırakacağım da bırakacağım... Kuaförüme söyleyince geçen gün, yapıştırdı cevabı aynadan doğru yüzüme: 'Kendini kandırıyorsun bence sen'... Ne, nasıl yani? Bana meydan okudu Mustafa. Resmen beceremeyeceğimi söyledi işte. Şaka değil. Sen misin benimle zıtlaşan; oradan çıkınca bir daha sigara almamaya söz verdim kendi
me. Arabada, evde olanı içecek, sonra da mecburen bırakacaktım. İki gün sonra (cumartesi) öğleden önce son sigaramı içtim nitekim. Gittim bir çekmecenin dibinden elektronik sigara cihazını buldum - yasaklanmadan önce alıp bir iki gün oynayıp atmıştım bir kenara. Başka bir çekmeceden de nikotin sakızlarını çıkarttım. Teçhizatım tastamam görüldüğü gibi. Bir 'niyet'ti diyorum ya eksik olan! Gene beceremezsem diye korkumdan kimseye diyemedim daha. İlk size söylüyorum: Ben sigarayı bıraktım, sevgili okuyucu. Duyduk duymadık demeyin. Hem de hiç öyle antin kuntin yöntemlere başvurmadan. Gayet babadan kalma inat, irade, sarı, damar, ne derseniz öyle işte... Şu fani köşede, hayatımın ilk sigarasız yazısını da yazmış bulunuyorum bu arada. Yazının içinde var ama elimde yok sigara. Ve biliyor musunuz, en zor sınav bu aslında. Çünkü bu meret klavyenin en iyi arkadaşlarıdır, sigarayla çakmak. Siz bir bağımlısıysanız bu böyledir maalesef. Neyse, ben istifayı verdim. Sakız çenemi ağrıtsa da, abur cubur atakları 2-3 kilo aldırsa da umurumda değil. Çünkü istemiyorum bütün o külü, dumanı daha fazla hayatımda. Bırak yakamı, çünkü ben artık seni sevmiyorum sigara.