Çocuklardan utanın!
Çocuklardan utanın!, Yeni Asır, 23.01.2011,
Yeni Asır, 23.01.2011, Yücel ÖZİÇER, yucel.ozicer@yeniasir.com.tr
Liseler arası il basketbol şampiyonası maçlarının oynandığı Cumhuriyet Mahallesi'ndeki spor salonundayım.
Tam karşımızdaki duvarda Ulu Önder Atatürk'ün ağzından çıkma o bilindik söz var. Kocaman harflerle yazılı... Ben sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklısını severim diyor.
Sahada mücadele eden yaşları 15 ile 16 arasında değişen gençlerden kurulu iki takım, kıyasıya mücadele ediyor.
Yeterince zeki ve çevik oldukları kesin. Akıllı oyunlarla rakip karşısında üstünlük kurmak için terliyorlar.
Ahlaksızlıkları da yok. En kritik pozisyonlarda bile birbirlerine küfür edip, tekme tokat girişmeye kalkışmıyorlar.
Sinir harbine karşın küçük yaşlarından beklenmeyecek olgunlukta potada sayı yapmaya çalışıyorlar.
Tribünler tıklım tıklım dolu... Arada minik gruplar halinde oyuncu arkadaşlarını destekleyen öğrenciler var ama ağırlık kadın, erkek velilerde. İşte o velileri anlatmaya söz yetmez, görmek, duymak lazım!
Karşılıklı çirkin tezahüratların bini bir para. Hızını alamayıp rakip taraftara saldırmaya çalışanlar var. Saldırganların çoğunluğu da maalesef kadın. Kısılmış gözlerini birbirlerine dikenler, punduna getirdiğinde el kol hareketi çekenler gırla... Tuhaf oldukları kadar komikler.
Sahadaki hakemler sanki potansiyel kanlıları... Düdük çalanı, çaldığına çalacağına pişman ediyorlar. Her biri Alen Iverson soyundan gelme basketbol otoritesi mübarekler. Birbirlerine ya da hakeme saldırmadıkları anlarda oyuncu çocuklara çemkiriyorlar. Her kafadan bir taktik savruluyor.
Arada koçlar da nasiplerine düşeni sineye çekiyor. Hocaaammm! diye başlayan cümlelerde sahadakinden apayrı beşliler kuruluyor.
Karşı duvarda Atatürk'ün o veciz sözünün hemen yanında, sağlık bakanlığının uyarısı var. O da koca koca harflerle yazılmış.
Spor gençleştirir, sigara öldürür diyor. Büyüklerden bu sözü takan da pek yok. Periyod aralarında okul bahçesi duman altı. Bir yandan mevcut oyunun kritiği yapılıyor, diğer yandan izmaritler birbirine ekleniyor.
Maç bitimine kadar saha ile tribündeki tezat manzara sürüp gidiyor. Büyükler küçüklerden hiç utanmıyor, küçükler büyükleri duymamazlığa gelerek spor yapmaya çalışıyor.
Çocuklara örnek olması gerekenler kötünün kötüsünü sergiliyor.
Tam karşımızdaki duvarda Ulu Önder Atatürk'ün ağzından çıkma o bilindik söz var. Kocaman harflerle yazılı... Ben sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklısını severim diyor.
Sahada mücadele eden yaşları 15 ile 16 arasında değişen gençlerden kurulu iki takım, kıyasıya mücadele ediyor.
Yeterince zeki ve çevik oldukları kesin. Akıllı oyunlarla rakip karşısında üstünlük kurmak için terliyorlar.
Ahlaksızlıkları da yok. En kritik pozisyonlarda bile birbirlerine küfür edip, tekme tokat girişmeye kalkışmıyorlar.
Sinir harbine karşın küçük yaşlarından beklenmeyecek olgunlukta potada sayı yapmaya çalışıyorlar.
Tribünler tıklım tıklım dolu... Arada minik gruplar halinde oyuncu arkadaşlarını destekleyen öğrenciler var ama ağırlık kadın, erkek velilerde. İşte o velileri anlatmaya söz yetmez, görmek, duymak lazım!
Karşılıklı çirkin tezahüratların bini bir para. Hızını alamayıp rakip taraftara saldırmaya çalışanlar var. Saldırganların çoğunluğu da maalesef kadın. Kısılmış gözlerini birbirlerine dikenler, punduna getirdiğinde el kol hareketi çekenler gırla... Tuhaf oldukları kadar komikler.
Sahadaki hakemler sanki potansiyel kanlıları... Düdük çalanı, çaldığına çalacağına pişman ediyorlar. Her biri Alen Iverson soyundan gelme basketbol otoritesi mübarekler. Birbirlerine ya da hakeme saldırmadıkları anlarda oyuncu çocuklara çemkiriyorlar. Her kafadan bir taktik savruluyor.
Arada koçlar da nasiplerine düşeni sineye çekiyor. Hocaaammm! diye başlayan cümlelerde sahadakinden apayrı beşliler kuruluyor.
Karşı duvarda Atatürk'ün o veciz sözünün hemen yanında, sağlık bakanlığının uyarısı var. O da koca koca harflerle yazılmış.
Spor gençleştirir, sigara öldürür diyor. Büyüklerden bu sözü takan da pek yok. Periyod aralarında okul bahçesi duman altı. Bir yandan mevcut oyunun kritiği yapılıyor, diğer yandan izmaritler birbirine ekleniyor.
Maç bitimine kadar saha ile tribündeki tezat manzara sürüp gidiyor. Büyükler küçüklerden hiç utanmıyor, küçükler büyükleri duymamazlığa gelerek spor yapmaya çalışıyor.
Çocuklara örnek olması gerekenler kötünün kötüsünü sergiliyor.