Annemin Kanser Olduğunu Öğrendiğim An!

Annemin Kanser Olduğunu Öğrendiğim An!.Vatan, 25.01.2011,

http://haber.gazetevatan.com/ne-mutludur-kimbilir-ugur-mumcu-simdi/355018/4/Yazarlar/136
Vatan, 25.01.2011, Reha MUHTAR, rmuhtar@gazetevatan.com

O akşamüstü bir mahalle arkadaşımla evimizin olduğu Göreme sokağın sonuna gelmiştik...

Kavaklıdere dörtyol ağzından Tunalıhilmi Caddesi’ne doğru gidip biraz turlayacak, yol boyu laflayacak, caddede biraz da piyasa yapıp stres atacaktık...
Bir Haziran akşamı üstüydü...

Karşıdan annemlerin dostu bir apartman komşumuzun geldiğini gördüm...

Annemin yaşlarında bir hanımdı...
Beni görünce “Nasıl oldu?..” dedi, “Bir şey çıktı mı?..”
Soruyu anlamamıştım...

Yüzünde oluşan tedirginliği de...
***

Sabah annemle babam hastaneye gitmişlerdi...
Basit ve rutin bir nedenle hastaneye gittiklerini söylemişlerdi...

Aklıma bir şey gelmemiş üzerinde hiç durmamıştım...
Akşam saatlerinde aile dostu hanımın endişeli bir ifadeyle sorduğu soru beni bir anda “tedirgin” eder gibi olmuştu...
“Bir şey yok” dedim, “Zaten önemli bir şeyi yoktu ki...”
Aile dostu kadın “Öyle mi” dedi ve yürümeye devam etti... Ancak bakışlarından “benim bilmediğim bir şeylerin döndüğünü” hissetmiştim...
Rahatsız olmuştum...

Kadının sorusu beynimin bir tarafına saplanıp kalmıştı.
O akşamüstü gezmesinden hiçbir şey anlamadım...
Eve döndüm bir süre sonra...

“Handan Hanım’ı gördüm” dedim, “Bana kötü bir şey çıkıp çıkmadığını sordu... Ne oldu?.. Nedir çıkacak olan kötü şey?..”

“Hiçbir şey yok” dediler, “O yanlış anlamış... Hiçbir şey yok...”

Bu yanıtın verilmesini istiyordum içimden, fazla üstelemeden kabullendim...

Ertesi sabah Haziran ayında 5 dersten taktığım “tamamlama sınavlarından” sonuncusuna girecektim...
15 yaşındaydım, lise ikinci sınıfın sonuydu...
***

Sabah gittim sınava mükemmel bir kağıt verdim, mutlu mesut eve döndüm öğle saatlerinde...

Bir süre sonra babam geldi eve, yüzü alabildiğine kötüydü... “Annen bu sabah ameliyat oldu yavrum” dedi, “Göğsünde kist çıktı... Kansermiş... Onu aldılar... Şimdi çok iyi Elhamdüllillah... Allah bize bağışladı onu...”
Söyler söylemez boşandı ve ağlamaya başladı...

Babam sonu iyi bitmiş bir şeyi söylüyor, ancak ağlıyordu... Ne hissedeceğimi tam kestiremiyordum...

“Senin sınavın var diye söylemedik... Hadi gidelim... Annen seni bekliyor...”

Yolda annemin yakalandığı kanseri ve ne olduğunu öğrenmeye çalışıyordum...

Elbette bir de bundan sonra ne olacağını..
1975’in Haziran’ıydı, kanserin çok az bilindiği zamandı...
***

Annem bir süre kemoterapi görecek, ardından önce 6 ayda bir sonra da yılda bir olmak üzere 5 yıl boyunca doktor tarafından kontrol edilecekti...

İlk gençlik havasıyla daha bir ay önce hayatımın ilk sigarasını tüttürmüştüm...

Annemin hastalığını duyunca kırk yıllık tiryakiler gibi, yarı özenti, yarı efkarlı sigara tüttürmeye başladım...
Kanserle 15 yaşında böyle tanıştım...

Dün, Dünya Sağlık Örgütü‘nün kanser raporunu okurken, gelişmiş ülkelerde kanser vakalarının, gelişmemiş ülkelere göre çok daha fazla olduğunu gördüm...

Danimarka dünyanın en fazla kanser görülen ülkesiydi... Her yüz kişiden 3.26’sı kansere yakalanıyordu...
İrlanda, Avustralya, Fransa, Amerika arka arkaya sıralanıyordu...

İlk 22 ülke arasında Avrupa, Amerika ve Avustralya’dan hemen bütün gelişmiş ülkeler vardı..
Doktorlar “Dünyanın yeni kanser haritasında gelişmiş ülkelerin olmasını”, sigara, alkol, hareketsiz yaşam ve hormonlu yiyeceklere bağlıyordu...
Elbette bunların etkisi var...

Ancak sadece bunlar mı, ben pek emin değilim...
***

Kanserle tanıştığım günden bu yana 36 yıl geçti...
Tıp hala kanserin nedenlerini çözemedi, şifasını bulamadı...
Geçen gün nefes alma tekniklerini beraber uyguladığım dostuma, laf arasında “biliyor musun” dedim, “Hayatımda hiç check-up yaptırmadım... Ne tansiyonumu, ne kolesterolümü, ne midemi, ne ciğerimi bilmem... Hiçbir şeyin ölçüsünü çıkartmadan sağlıklı yaşıyorum...”

“Hiç check-up yaptırmama nedenin, 15 yaşında annende kontrol sonunda kanser çıkması... O korkuyu bir daha yaşamamak için kontrolden kaçıyorsun... Bunu hiç düşünmedin mi?..”

İlginçti yorumu...
Doğru söylüyor olması pek muhtemeldi...
O an, duymak istemediğimiz şeylerden belli belirsiz korkularla kaçtığımızı farkettim...
Oysa kanserden kaçmak değil, kanserin üstüne gitmek gerekiyordu...

Bizim ve hepimizin...
Bir 36 yıl daha bununla cebelleşmemek için...